sukunetimuazzam

Ruhumda verilen bir savaş, sessizliğin gürültüşü, anlamsızlığa karışan binlerce anlam. Tükenen umut, sönen ışık... dört duvar ev sahipliği yapar mı binlerce kimsesize yoksa bir kimse yeter mi? İstenmeyecek kadar yılmışlık, intihara meyillenen bakışlar. Var ama yok gibi davranış, sinir krizleri... tamamlanamayan cümleler, dolu bir kafa. Her şey boşluk, duvara dökülemeyen düşünce. Anlamsızlık ve anlam. Her şey ve hiç. Varlık ve yokluk. Yok. Yok. Yok.
          	
          	Yaş kaç bilmiyorum, ben kim bilmiyorum. Bilinmezliğin içindeki sessiz savaş. Toz, duman âmâ ben. İçten içe sızan hiçlik. Hiç. Hiç. Hiç
          	
          	Can yakıcı, can alıcı.  Bir hastayı kendine getiren,  yeniden doğuş. Hayır, birleşiş, oluş. Yeni değil, bozuk, bozuk ve eski. Bozuk ve paramparça. Kırıklar tozlaşırken buğulu bir bakış. Cümle olamayan kelimeler. Sarsık anlam. Yoruldum.

sukunetimuazzam

Ruhumda verilen bir savaş, sessizliğin gürültüşü, anlamsızlığa karışan binlerce anlam. Tükenen umut, sönen ışık... dört duvar ev sahipliği yapar mı binlerce kimsesize yoksa bir kimse yeter mi? İstenmeyecek kadar yılmışlık, intihara meyillenen bakışlar. Var ama yok gibi davranış, sinir krizleri... tamamlanamayan cümleler, dolu bir kafa. Her şey boşluk, duvara dökülemeyen düşünce. Anlamsızlık ve anlam. Her şey ve hiç. Varlık ve yokluk. Yok. Yok. Yok.
          
          Yaş kaç bilmiyorum, ben kim bilmiyorum. Bilinmezliğin içindeki sessiz savaş. Toz, duman âmâ ben. İçten içe sızan hiçlik. Hiç. Hiç. Hiç
          
          Can yakıcı, can alıcı.  Bir hastayı kendine getiren,  yeniden doğuş. Hayır, birleşiş, oluş. Yeni değil, bozuk, bozuk ve eski. Bozuk ve paramparça. Kırıklar tozlaşırken buğulu bir bakış. Cümle olamayan kelimeler. Sarsık anlam. Yoruldum.

sukunetimuazzam

Olması gereken ama olamayacaklara...
          Çok kez durdum, düştüm, düşündüm. Sonucum sıfır. Lanetlenmiş kaderim,  saklanmış yasaklar. Olur, zor olur. Nerede ve ne zaman? 
          Cümleler dakikalara sığar da dakikalar cümlelere sığar mı? 
          Kelimeler uçuşurken gelen har bir dakika...
          Tamamlanamıyor cümleler, dolduramıyor kelimeler.
          Her bir göz yaşı cehenneme bir benzin, her baruta bir ateş. Biten her bir hikaye yeni bir cehennem, her bir insan değil her bir canlı yeni acı. 
          Bizden alınanları dolduran hayallerin parçaları dört bir yanda, her parça kopan bir umut, kırılan bir heves. 
          Her yer acı, her yer karanlık. 

sukunetimuazzam

Geçmiş bir hatıra, hatıralar unutulur. Geçmiş bir yalan, yalanlar açığa çıkar.  Geçmiş bir yıkım, yıkımlar... yıkımlar öldürür, enkazın altında ya sen ya senliğin kalır. Geçmiş parçalar,  geçmiş götürür. Geçmiş, acı, yalpalanış. Geçmiş, henüz geçmemiş. Hangi zaman olursa olsun kendimi bulduğum bir mezarlık geçmiş, kayıpların, acı çeken ruhların feryatları. Yağmur yağınca arkasından gelen eşsiz ferahlama ve hüzün geçmiş. Kayıpların tecrübesi, acıların hatırası geçmiş. Geçmiş yardım çığlıkları, kabusların yuvası.
          
          
          
          

sukunetimuazzam

Aldığı derslerden tekrara kalmak yorarmış insanı . Aşılan tahammül sınırları öfkelendirir, sustukları bir bıçak yarası gibi sızlatırmış. Adalet bu dünyada hiç var olmamış.Adalet gücün elinde olacak hakkın yanında durmayacakmış. Kasıp kavuran her acı da bazen büyütememiş insanı. Saygı yüce bir erdem olmaktan sıyırılıp atılmış, yalnızlık bilene farz kılınmış. Duygular yakılmış, iyilik harap edilmiş, insanlar yozlaşmış. Dünya hassas kalplere değil düşünenlerin cehennemi olmuş. Yanan can cananın umrunda olmamış, hiçbir ateş sönmeyecek gece örtmeyecekmiş..

sukunetimuazzam

Susulanların sır, yaşanılanların istihzaya alındığı dünyada yaşamın zevkine nerede varılabilir ki? Boş ve savruk yaşamımızda adeta bir poşet gibi hayatın bizi estirdiği yere yolculuk ederken varsayımların ve ihtimallerin yiyip bitirdiği bir akıl nerede huzura erişebilir ki? Umudun girmediği bir bedene hayal sokulabilir mi? Geçmişin geleceği peşinden sürükleme kaygısı ile hemhal olmuş bir beden sükunete erişebilir mi? Gerçek gün gibi ortada gece gibi örtülmüşken ve benliğinde var olan zıtlıkta iken farkına varılması felakete mi dalalet eder? Kaygılar ve korkular bilineni yok ederek güçlenirken belirsizlikte süzülen bir ruh iyileşebilir mi? Susmak zayıflık mı, kelimelerin tükenmesi çaresizlik, omuzların düşmesi yorgunluk mu? Bir sis kaplamışken düşünceleri ardında gizleneni aramak boşa çabalak mı?  Gelecek her bahar kışın izini mi taşır? İzler geçer mi, ruhi yaralar kapanır mı?
          
          
          Rüzgara direnmek savaş, rüzgarı hissetmek ölmek midir? Her savaşın kazananı hayat mıdır, kaybedilen her oyun bir plan mıdır?  Cevapsız bırakılan her sorgu bir bilinci mi doğurur yoksa boşa bir çaba mıdır? 

sukunetimuazzam

"unutkanım. dağınığım. kimine göre edepsizim. bazen çocuğum. bazen yetmiş üç yaşındayım. bazen babamım. bazen annem. kimi zaman hiçim. bazenleri çok duygusalım. bazenleri gaddarım. biraz küfürbazım. çoğunlukla siyahım. arada gergin birisiyim. ya da umursamaz. ama artık ben, ben değilim. veya hiç ben olmadım."