"Bu yola çıktığımızda bizi duvarlarında koca harflerle 'Geride Kalanlar' yazan duvarlar arasına hapsettiler. Bu dört duvar arasına girişimiz aslında kendi yolumuzda atacağımız ilk adımdı ve bu dört duvarda çoğumuz için son duraktı. Son durağı olanların bedenlerinde bir iz olarak kaldı "Geride Kalanlar". Biz, yoluna devam edenler için de ruhumuzda ki bir iz. Buraya geldiğimden beri bahsettiğim şey hep bedenimde oluşacak, kabuk bağlayacak ve günün birinde yok olacak olan yaralar değildi; yara aldığı için günden güne ezilen ruhumdu. Ve şimdi duvarda yazan koca 'Geride Kalanlar' yazısı o heybetli varlığıyla ruhumuza burada bulunduğumuz her gün işlenmiş ve bir dövme gibi kalıcı olmuştu. Artık bizim bir parçamızdı, adeta bizimle birleşmişti. Bundan sonra nefes aldığımız, yaşadığımızı hissettiğimiz ve gökyüzünde yıldızlarla kaplı o sonsuz boşlukta kaybolmak istediğimiz her an yanımızda ki varlığını sürdürecek ve ruhumuza kazınan harfleri canımızı acıtacaktı.
Bundan sonra dönüş, kurtuluş, vazgeçiş yoktu bedenimiz burada olsa da, ruhumuz orada esirdi. Biz 'Geride Kalanlar' olmuştuk.."
"Geride Kalanlar kocaman bina da değil ruhumuzda yazılıydı..."
"Buradan ayrılışımız hikayemizin son anları değildi, hikayemizi şimdi kendi kalemimiz ile yazıyorduk. Yolun başında durmuş rüzgarın bizi oradan oraya savurmasına izin vermeden sağlam adımlarla yürüyorduk. Bu cehennemden Geride olarak yürüyorduk, üçümüz, yan yana... Ve hikayemiz asıl şimdi başlıyordu."