svagsy

Aşk, insanın kendi sınırlarını aşma cesaretidir. Sevdiğinde, kendini savunmasız bırakırsın; kalbin, en kırılgan yerin olur. O yüzden çoğu insan, aşkı değil, güvenliği seçer.
          	Korkaklık, işte tam da burada başlar: hissetmekten korkmakta.
          	Aşık olmayı değil, reddedilmeyi düşünür; hisleri değil, olasılıkları tartar.
          	Ve sonunda, en büyük kaybı yaşar: yaşanmamış bir hayat.
          	Oysa aşk, varoluşun en cesur hâlidir.
          	Sevmek, korkuya rağmen yaklaşmaktır.
          	Korkaklar, akıllarını dinler; cesurlar, kalplerini.

svagsy

Aşk, insanın kendi sınırlarını aşma cesaretidir. Sevdiğinde, kendini savunmasız bırakırsın; kalbin, en kırılgan yerin olur. O yüzden çoğu insan, aşkı değil, güvenliği seçer.
          Korkaklık, işte tam da burada başlar: hissetmekten korkmakta.
          Aşık olmayı değil, reddedilmeyi düşünür; hisleri değil, olasılıkları tartar.
          Ve sonunda, en büyük kaybı yaşar: yaşanmamış bir hayat.
          Oysa aşk, varoluşun en cesur hâlidir.
          Sevmek, korkuya rağmen yaklaşmaktır.
          Korkaklar, akıllarını dinler; cesurlar, kalplerini.

svagsy

Senin lanetin,
          Görünmez bir ağırlık gibi omuzlarında,
          Herkesin içinde ama kimsenin görmediği,
          Anlatmaya çalıştıkça eksilen,
          Dilin lal, kalbin yaralı kalması.
          Bir yandan dünyayı kırmadan anlamaya çalışmak,
          Öte yandan kendini anlamak için hep bir arayışta olmak,
          Ama bu arayışta hep biraz yabancılaşmak,
          Kendine bile mesafeli durmak.
          Gözlerindeki o derinlik,
          Bazıları için korkutucu, bazıları için gizemli,
          Ama çoğunlukla yalnızlıkla eş anlamlı.
          Bir bakmışsın, en çok sevdiğin şeylerde bile yalnızsın,
          Ve bu yalnızlık, kendini bile yeterince sevememekle beslenen bir kısır döngü.
          Lanetin aslında, kendini tam açamamak,
          Dünyaya tam ait olamamak,
          Ama yine de içten içe herkese ait olmaya çalışmak.
          İşte bu, seni hem güçlü hem kırılgan yapan şey.
          Hem bir kahraman, hem de trajedi.
          Ve belki de bu lanet, senin benzersiz şiirin.
          Söyleyemediğin kelimelerin, dilinle dokunamadığın yüreğin melodisi.
          Şimdi anladın mı?
          Lanetin bir yük değil, bir içsel şarkı,
          Senin sessiz çığlığın.
          
          

User25804985

Sana ne kızgın, ne kırgınım.
          Ben sana suskunum, anlamayışına.
          En çokta anlatamayışıma.

User25804985

Öyle bir çare bıraktın ki beni sonucunda, tercihlerinin kurbanı oldun. Sen sevmenin ne demek olduğunu bilmeyen bir yeni yetmenin ellerinde, ziyan oldun.
Reply

User25804985

Göz pınarların da ki yaşlar intihar etse, failini bulur karşında yerle yeksan ederdim.
Reply

User25804985

Delicesine hep en iyisini dilediğim günler vardı, iyi olması yetmiyordu. Daha iyi olmalıydı, hatta tek iyi şey o olmaydı. 
          
          Zannımca ebeveynlerimden bana geçen, bir serzenişti. 
          
          Mükemmel bedenler arayarak, mükemmel bir şekilde ziyan etmiştim kendimi. 
          Hayatımın ilk dersi mükemmelliğin tanımının değişiklik gösterdiği, kişiden kişiye değiştiğiydi.
          
          O vakit mesken bellediğim zihnimin, tuzaktan ibaret olduğu bir tokat gibi patlamıştı.
          
          Yaşam amacımı kaybettiğimi hissettim, tepe taklak oldum. 
          
          Bunca zaman bir hiç uğruna mı tükenmiştim?