swaggiemochi

selamlarr, her aşkta olduğu gibi bu aşkta da ilk işim buraya uğramak oldu. hayaletimle biraz taslaklarda gezinip gideceğimm

wascre

@swaggiemochi  
          	  hoş geldin çiçeğim ♡
Reply

swaggiemochi

neler oluyor bilmiyorum, olmak eylemi bile yerinde değil fakat istiyorum. yolda yürüyorum elime yoncalar tutuşturuluyor, arkama her dönüşümde gökyüzünden kopan yıldızları görüyorum. gözler yaşam sinyallerini verir, içindekiler yıldızlar ise hassaslığını. tüm yıldızlar senin için düşmüş, paylaşacak kimsen yoksa diyorum, paylaşacak kimsen yoksa birazını benim kararmış gözlerimle de paylaşır mısın? 

swaggiemochi

vaktinde kıvrımlardan hoşlanırım demiştim lakin  artık anlamsız karalamalar daha anlamlı gözükür oldu. oturur, dolabımın gizli kapağının ardında sevgiyi okur sevgiyi söylerdim. yazarsam narin yazar çizersem yumuşak çizerdim fakat bir de bakmışım ki dairesel kenarlarım duvarlara çarptıkça, zedelendikçe keskinleşti. anlamsız şeylere biçim vermeye başladım. anlamı olan şeyleri sevmek kolaydı  da peki ya  anlam veremediğimiz, korkup kaçtığımız gözümü sakındığımız sert kenarlar. asıl mesele burda başlıyordu işte, anlam veremediğimiz şeylerin biçimini alırız zamanla. ufak tefek boyutlarda olduğumuz vakitlerde odasının ışığını kapattıktan sonra karanlık koridorda koşturmayan yoktur zannımca. işte tam o vakitler karanlık keskin kenarlardan korkar kötü gözle bakardık, ya şimdi? yatağına gömülüp ışığı bilerek üstüne kapattığın anlar artık daha anlamlı geliyor, öteki korkularından kaçabilmek için toyluk döneminin korkularına sığınıyorsun. her bir ruh yaş aldıkça korkuları artar çünkü gerçeklikleri kavrar hatta ve hatta başına gelebilecekleri en ince ayrıntısına kadar bilincindedir. şuan karanlık odada tek başıma oturabiliyorsam bu korkularımı zamanla sevdiğimdendir. en büyğk korku her zaman en hafif atlatıp her daim ona sığındığımdır. her gece ağlarken karanlık gökyüzünün beni dünyasından sakınmasıdır. 

swaggiemochi

kaldırımlar yitiriyor beni, sert taşlar birer birer havalanıp göğsüme diziliyor. kilitleniyor kimsecikler giremesin diye. belki biraz çiçek kokusu sızar diye ufak bir çatlak bırakıyorum lakin girmesini istediğimden değil özlemimden. en son ne zaman kokladım cânım yapraklarını hatrıma bile gelmiyor artık. bir bakmışsınız o çatlağı da ufak bir sıva ile kapatır giderim. girenler çıkamaz,  gönlümde hapis yaşamak isteyen acele edip dursun. tüm kapılar kapanıyor. istasyona bir daha gelmemek üzere veda ediliyor. ay dede bir daha dişlerini sivrilmiyor, gökyüzüne sözlerini veren yıldızlar yeryüzüne selam dahi vermiyor. 
          tüm istediğimi aldım ben. 

swaggiemochi

mitski - ı want  you
Reply

swaggiemochi

Ruh ve beden, bedenle ruh: Nasıl da gizemliydiler! Ruh hayvanlaşabiliyor, beden de sırasında ruh kesiliyordu. Duyguların yücelttiğini zihin aşağılayabiliyordu. Tensel itkinin nerede bitip fizik itkinin nerede başladığını kim bilebilirdi? Sıradan ruhbilimcilerin gelişigüzel tanımlamaları nasıl da sığdı! Öte yandan çeşitli ruhbilim okullarının savları arasında seçim yapmak ne kadar zordu! Ruh acaba günah evinin içinde oturan bir gölge miydi? Yoksa beden mi aslında ruhun içindeydi

swaggiemochi

“İyi insan olmak demek insanın kendi kendisiyle uyum içinde olması demektir,” dedi. “Uyumsuzluk da insanın başkalarıyla uyum içinde olmaya zorlanması demektir. Kişinin kendi yaşamı: Önemli olan budur. Komşularımızın yaşamlarına gelince; insan tutucu ya da püriten olmak isterse bunlara ilişkin ahlaksal görüşlerini ilan edebilir, ama aslında bunlar bizi hiç ilgilendirmez. Zaten bireyselliğin güttüğü amaç daha yücedir. Çağdaş ahlak çağın ölçüsünü benimsemekten ibarettir. Bence herhangi bir kültürlü kişinin yaşadığı çağın ölçüsünü benimsemesi en kabasından bir ahlaksızlıktır.”