sydngo

yazdıklarımın konusu sendin, öyle ya, senin göğsüne yaslanıp saklanamayacaklarımdan yakınıyordum orada yalnızca. ’

sydngo

ölmekten korkmazdı, kanıtıysa çürümüş ciğerleriyle içki ve sigara içmeye devam etmesiydi. insan kendini neden içkiye verir anlamazdım ya ben; şimdi anlıyorum bazen tüm düşüncelerin uyuşması gerektiğini. 

sydngo

ölümün yazdı yaşamını.
Reply

sydngo

ciğerlerini yaka yaka neden içerlerdi şu sigarayı onu da bilmezdim ya, acıya tutunurmuş meğer bu insanlar, birkaç nefes daha alabilmek için, yaşamlarının kıyısında. uçurumun eşiğine kadar koşarak ama atlamamak için, kendi topuklarına sıkacak kadar acıya tutunmak hem de.
Reply

sydngo

aile albümünde sevdiğim bir fotoğraf var, o da babamla benim fotoğrafım.
          
          babam bir divanın üzerine uzanmış, kitap okuyor, ben de yanına yatmışım. bir yaşında olmalıyım, mutlu bir halim var ; başıma kötü bir şey gelmez, babamla birlikteyim.
          
          benim babam, genç ve yakışıklı bir adamdır, ona bilgin havası veren metal çerçeveli gözlükleri var; aynı zamanda güven verici bir kişidir, yanında huzur duyulacak biri; o buradayken huzurluyuz çünkü ölmemiz imkansız.
          
          babam şimdi neden burada değil, niçin üzgün, niçin artık benimle konuşmuyor?
          
          resimdeki babam nereye gitti?