|| Sığ olsa da su, boğar beni bu.
Deniz dediğin hep dalgalı mı olur? Hiç dingin olamaz mı? İlla nefesimizi kesmesi, sürüp götürmesini mi gerekir bizi? Sakin olsa, durgunluğunda hayat bulsak makbule geçmez mi? Böyle konuştuğuma bakmayın. Hiç dinmez benim denizimin dalgası. Hep bir yaramazlık, hep bir esinti vardır onda. Duramaz yerinde. Sürüklenir her daim. Yalnız kalmayı da sevmez, beni de sürükler yanında. Aldığım her nefesi lânet eder, soluksuz kalmamı ister gibi. Haykırışlarımı derin sularının arasında hiç eder, yardım çığlıklarımı kimsenin duymasından haz etmiyor gibi. Zor açarım gözlerimi onun içinde. Açtığım anda günlerce kapatamam. Çünkü bilirim, kapatsam açacak gücü bulamam kendimde... Denizden bu kadar bahsetmişken, benim denizim hayatın taa kendisi olur. Hayat da boğar beni, kimsesiz bırakır ki duymasınlar sesimi. Hayat yorar beni, güçsüz düşeyim ki paramparça etsinler benliğimi, toparlayamayayım kendimi. Hayat öldürür beni, sanki bu evrende fazlalıktan başka bir şey değilmişim gibi...