theheavenicreated

Yine düştüm wattpad çukuruna... Mecbur, yazacağız artık bir şeyler...

arcticlas

niye simdi gprdum gitme artik!!!
Reply

theheavenicreated

Herkese merhaba! Burayı daha fazla kurgu yazmak için kullanmayacağım çünkü kurguların devamını bir türlü getiremiyorum. Ben de burayı kurgu yazmak için değil de benim için daha yararlı olan bir şeyi yapmak için kullanmaya karar verdim.
          
          Kısa bir süre önce Fransızca öğrenmeye başladım. Buraya da bir kitap hâlinde Fransızca öğrenimi, grameri, kelime bilgisi ve Fransız kültürü (edebiyat, sinema, yemek, içecek, tarih ve yaşam) hakkında olan notlarımı ve bilgilerimi aktaracağım. Hem sizin de aranızda Fransızca öğrenmek isteyen biri varsa yardımı dokunabilir.
          
          À bientôt!

arcticlas

cok memnun kaliriz hanimefendi
Reply

theheavenicreated

İçinde bulunduğu topluluk ona gereksinimi olan şeyi vermiyor. O halde ne yapması gerekiyor? Akşamlarından, arkadaşlarından ve hatta hafta sonlarından-eski dünyasının bütün o ögelerinden- vazgeçmesi gerekiyor...
          - Malcolm Gladwell, Outliers

theheavenicreated

"İnsanlar yoktan var olmaz. Soy sopa ve himayeye bir şeyler borçluyuzdur. Kralların karşısına dikilen insanlar bunu tek başlarına yapmış gibi görünebilir. Ancak gerçekte her zaman gizli avantajlardan, olağanüstü fırsatlardan ve öğrenmelerine, çok çalışmalarına ve dünyaya diğerlerinin veremediği biçimlerde anlam vermelerine olanak tanıyan kültürel miraslardan yararlanırlar. Nerede ve ne zaman büyüdüğümüz fark yaratır. Ait olduğumuz kültür ve atalarımızdan kalan miras başarı modellerimizi hayal bile edemeyeceğimiz yollarla biçimlendirir."
Reply

theheavenicreated

"Ormandaki en uzun meşe sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun meşe olmamıştır; diğer ağaçlar onun aldığı güneş ışığını kesmediği, çevresindeki toprak derin ve zengin olduğu, fidanken hiçbir tavşan onun kabuğunu kemirmediği ve hiçbir oduncu onu vakti gelmeden kesmediği için de en uzun meşe o olmuştur."
Reply

theheavenicreated

"Yüzyıllardır insanlığın sancısı olan ölüm, gizemli doğasından dolayı özellikle filozoflar ve yazarlar olmak üzere herkesin dikkatini çekmiştir. Hakkında sayısız makaleler yazılmış, her dönemde kendisinden konuşturmuştur. 
          
           Örneğin, milattan önce 374'te yaşamış olan Epikuros mutsuzluğun nedenlerinden birinin ölümü yanlış anlamak olduğunu söylemiştir. Ona göre ölümden korkmak anlamsızdır. Size uğramadığı sürece yok, size uğradığında ise siz yoksunuzdur. 
          
           Fransız filozof Jean-Paul Sartre, doğumun ve ölümün özdeş olduğunu savunmuştur. Ölüm salttır. Dışarıdan gelir ve bizi dönüştürür, tıpkı doğum gibi.
          
           Kierkegaard, bunlardan daha farklı olmak üzere, ölümün tam bir tanımının olamayacağını söyler. Ölüm yalnızca insanlar nasıl düşünüyorsa ve başkalarının ölümleri onları nasıl etkiliyorsa öyle tanınır. O, her zaman kişiye ait olandır.
          
           Bunlar gibi ölüm hakkında birçok fikir ortaya atılmıştır. Tıp, din, felsefe ve psikoloji gibi alanların tartışma konusu hâline gelmiştir. Peki, bunca fikir onu tanımak için yeterli midir?
          
           Herkes bir gün öleceğini bilerek yaşasa da, bu gerçekten kaçmaya eğilimliyiz. Hayatımızın aniden sona erecek olması bize tuhaf geliyor. Dünyanın Tanrıları olan insanlar kendilerine ölümsüzlüğü layık görüyor, bir gün güneşin onlar için son kez doğacak olmasına kendilerini inandıramıyorlar. Bu yüzden ortaya atılan bunca fikir bir anlam barındırmıyor. Ölüm insanlara gerçek yüzünü göstermediği sürece ne olduğunu anlamak çok zor."
          
          Benim güzel Bottom of the Ocean'ım :')

theheavenicreated

Tüm bu filozofları yazmışken noktayı koyayım bari.
            
            "Ölüm, yaşamın tam kalbine mühürlenmiştir." 
            -Françoise Dastur
Reply

lauvlaska

çok özledim biliyor musun o kurguyu 
Reply