En karanlık yerleri gördüm. En karanlık kişileri tanıdım. En karanlık cennette dolaştım. En karanlık ellerde, ellerim fink attı. En karanlık bana bulaştı.
Benim bir hayal dünyam vardı. Siyahlarla bezeli şatomun, saygı duyulan cadısıydım.Başka kimsecikler yoktu ülkemde. Yalnızlığın en güzel tonunu işlemiştim buram buram.
Sonra uyandım. Her şey, bir yanılsamadan ibaretti yalnızca. Ne ben yalnızdım, ne de bir şatom vardı. Gökyüzünü siyaha boyayamadım, kendimi şatonun en yüksek kulesine kapatamadım. Uyandığım yer basit bir apartman dairesiydi, şehrin gürültüsü çepeçevre sarmalamıştı beni.Benim gökyüzümün siyahının rengini kimse açmaya çalışmadı, ne denli karardığımı kimse görmedi, yalnızlığımı paylaşmadı kimse. Kimliğim yoktu. Hiçtim. Yoktum. Kimseydim ve kimsesizdim. Kimse beni tanımıyordu, kimse beni bilmiyordu, hiç kimsenin hiç kimsesiydim.
Hâlâ da öyleyim.
Eminönü'nün en pis alt geçitlerinde yürüdüm. Karanlığı gördüm.
Galata'dan Kız Kulesi'ne baktım. Aşkı gördüm.
Yedi Kule Zindanları'nın çığlıklarını dinledim. Katli gördüm.
Eski İstanbul'un sessiz yakarışlarını örnek aldım kendime; yılmamayı, dayanmayı ve yaşamayı gördüm.
Yılmadım, uyandığım dünyanın yenisini kurdum benliğimin derin köşelerinde.
Buraya ölümü koydum. Kaybetmeyi koydum. Kimsesizliği koydum. Zengin insanlar içinde çekilen sessiz acıları koydum. Kendimi koydum. Belki de başkalarını koydum.
Yalnızlığa Aden, dedim. Çaresizliğe Düşüm.
Kimsesizliği Aral temsil etti. Etraf fazla fazla kötülük koktu; dengeyi sağlamak adına biraz saflık katıp ona da Karan dedim.
Hepsini ben kattım. Fikirlerimi, yeni cehennemim ve eski siyah cennetimi bir yere katıp; yapabildiğim kadar yoğurdum.
Denizin karanlık sularına gömülü, yosunlu taşların en nadidesiyim belki de, belki en gereksizi.
Hayatımın baharını sonbahara taşıdım. Aynaları kırdım, yansımaları karaladım. Abartıyı sildim, sadeliği bıraktım.
Çocukluğumda, Küçük Prens'i örnek alırdım. Büyümeyecektim hiç. Kendime söz vermiştim. Şimdi sözümü tutuyorum.
  • İstanbul
  • BergabungMay 10, 2015


Mengikuti