thvaleria

Bir çok sesin içinde kaybolan bir düşünce gibi, her şey sessizleşti. 
          	Kalp atışları, zamanın içinde kaybolan bir yankıya dönüştü. Hiçbir şeyin sabit olmadığı, her şeyin eriyip gittiği bir an vardı ve o an, her şeyi daha da belirsiz kılıyordu. Zihninde kaybolan bu düşünce, bir yansıma gibi her köşede uğursuzca tekrar ediyordu. 

thvaleria

Kalabalığın içinde hızla kaybolan bir silüet gibi, her şey birden gözden ırak oldu. Kulaklarındaki bu uğultunun sebebini bilmiyordu. Gözleri..gözleri neden yanıyordu? Her şeyin ona ters olduğu, korkusunun derisinin altına denk sızdığı, nefes almasının zorlaştığı ve tüm dünyanın ona sırt çevirdiği bir an vardı ve o an, onun ölüme duyduğunu arzusunu tetikliyordu. 
          	  
          	  Düşünceleriyle başa çıkamayanlara bu olurdu. Yavaş yavaş, sessizce, kokuşmuş bir köşede çürümeye mahkumken ölümü dilerlerdi. 
Reply

thvaleria

Bir düşünceye katlanamadığımızda, tıpkı bir kitap misali kapağını kapatıp rafa kaldırırdık. Ya da kaldırdım sanardık. 
          	  
          	  Peki en başından hiç kaldıramayan, rol yapamayanlara ne olurdu? Uğursuz yansımalarla baş başa kalanlara?
Reply

thvaleria

İnsan canına defalarca kez teşebbüs etmiş bir düşünceyi öyle kolayca unutabilir miydi ki? 
Reply

thvaleria

Bir çok sesin içinde kaybolan bir düşünce gibi, her şey sessizleşti. 
          Kalp atışları, zamanın içinde kaybolan bir yankıya dönüştü. Hiçbir şeyin sabit olmadığı, her şeyin eriyip gittiği bir an vardı ve o an, her şeyi daha da belirsiz kılıyordu. Zihninde kaybolan bu düşünce, bir yansıma gibi her köşede uğursuzca tekrar ediyordu. 

thvaleria

Kalabalığın içinde hızla kaybolan bir silüet gibi, her şey birden gözden ırak oldu. Kulaklarındaki bu uğultunun sebebini bilmiyordu. Gözleri..gözleri neden yanıyordu? Her şeyin ona ters olduğu, korkusunun derisinin altına denk sızdığı, nefes almasının zorlaştığı ve tüm dünyanın ona sırt çevirdiği bir an vardı ve o an, onun ölüme duyduğunu arzusunu tetikliyordu. 
            
            Düşünceleriyle başa çıkamayanlara bu olurdu. Yavaş yavaş, sessizce, kokuşmuş bir köşede çürümeye mahkumken ölümü dilerlerdi. 
Reply

thvaleria

Bir düşünceye katlanamadığımızda, tıpkı bir kitap misali kapağını kapatıp rafa kaldırırdık. Ya da kaldırdım sanardık. 
            
            Peki en başından hiç kaldıramayan, rol yapamayanlara ne olurdu? Uğursuz yansımalarla baş başa kalanlara?
Reply

thvaleria

İnsan canına defalarca kez teşebbüs etmiş bir düşünceyi öyle kolayca unutabilir miydi ki? 
Reply

feuareh

04.00

feuareh

Kim bilir belki beni de uyandırabilirsin bu kabustan. 
Reply

feuareh

Uyanırsan dürt beni.
Reply

feuareh

Bu gece eteklerinde pinekleyeceğim yeniden.
Reply

thvaleria

2140

feuareh

Sanki bu mağlup başlanılan bir savaş gibi. 
Reply

feuareh

Beyaz bayrağı seninle tanıştığımda çektim ben. Savaşmak yerine sevişmek istedim seninle. Bu yüzden kaybetmedim. Kaybetmedim çünkü hiç savaşmadım seninle. Şimdi gittiğim her yerdesin. Bir çocuğun masum avuç içleri sen gibi, bir karanfil kokusu, bir izmarit ucundaki dudak izindesin. Bunları okuyor olsaydın 'aptal' derdin. 'Sen aşka inanmazdın, ne bu halin?’ Okumayacağını bildiğim halde ne için debeleniyorum şu satırların arasında bilmiyorum. Belki de kafamın içindeki silüetini daha da canlandırmak istiyorumdur. 
Reply

thvaleria

Sanki bu çoktan kaybedilmemiş bir savaş gibi. 
Reply

thvaleria

2244

thvaleria

But you will always be my favorite memory. 
Reply

thvaleria

You were my friend, my love. And now a stranger. 
Reply

thvaleria

But we got this one instead.
Reply