yağmur yağıyor, biz ise bankta oturuyoruz. çevremizdeki insanlar bir yandan yağmurdan korunmaya çalışırken bir yandan da hızla evlerine varmaya çalışıyor. bazıları şemsiyelerini açmış. biz hiçbiri değiliz, ne yağmurdan korunmaya ne de eve gitmeye çalışıyoruz. yağmur damlaları yüzümüze vuruyor, biz gülümsüyoruz. ayaklarımızı denize sarkıtmışız, ıslanmayı önemsemiyoruz. hatta aksine halimizden hoşnut görünüyoruz. bir elimde sigaram, diğer elim çiçeğime dolanmış. kolları belimde, başını göğsüme yaslamış. uykusu var yine, belli oluyor. her sabah olur zaten. bakan insanlar imreniyor mu, iğreniyor mu anlamak imkansız. saçları ile oynuyorum. bu onun tatlı mırıltılar çıkartmasına sebep oluyor, hoşuna gidiyor. gülümsüyorum. onun mutlu olması beni de ediyor. çiçeğim mutluysa bende mutluyum diye mırıldanıyorum içimden. sadece içimden. ona söylemek için yavaşça başını kaldırıyorum, yanağına minik bir öpücük konduruyorum. kelimelere ihtiyacımız olduğunu sananlara inat susuyorum. anlıyor, her zaman anlar beni. elini yanağıma koyuyor. İstemeden başımı eline doğru eğiyorum. minicik eli var, yanağım büyük geliyor ona. kalbimin hızla atmasına engel olamıyorum.
tokyo, kırık kalpler garında
10.11.21