tourkouaz

yaşıyorum

taekookisy

oha teşekkürler
Reply

karamel_1880

Magicless çok güzel bir fic her ne kadar son iki bölüm ve evren olayını sevmesem de fic tümüyle o kadar iyi ki diğer ficlerini okusam da dav yazarlarım arasına girdin. Ficteki karakterlerin kişilik özellikleri zıtlıklar kurguya yerleşirilen ipuçları ve çeldiriciler tek kelimeyle mükemmel. Ve yazarın mükemmel anlatımına araya sıkıştırdığı onca detaya rağmen nasıl anlayan olmuş ona daha çok şaşırdım ndnddj ama okuduğum en iyi ficlerden biriydi ya bilmiyorum çok hoşuma gitti. Okurken tan içindeydim hikayenin arayıp aldı götürdü yani dizisi falan olsa izlerim filmini de izlerim. Of bayıldım öyle yani ellerine sağlık. 

karamel_1880

@tourkouaz  bence yazıyı en başa yaz çünkü bir anda başka fici de okumamız gerekince benim modum düştü mesela jsjsjs ficin en heyecanlı yerinde bu olunca sıkıntı oldu bence 
Reply

tourkouaz

@karamel_1880 teşekkür ederim, eminim ki diğer kurguyu da okuyup diğer bölümlere devam etseydin yaptığımız olayı da severdin. çünkü düşündüğün gibi bir kopukluk yok, aksine bu evren birleştirme olayı kurguyu daha da zenginleştirdi çünkü taehyung kendi evreninde yüzleşmesi mümkün olmayan şeylerle o evrende yüzleşecek. karakter gelişimi için önemliydi yani. yine de bir yere kadar okuyup beğendiysen bile ne âlâ. diğer kurgularımda görüşmek dileğiyle. ❣️
Reply

tourkouaz

Ateşle oynadığının farkında değildi. Uyarıları dikkate dahi almadan, kendini geri çekmeye tenezzül bile etmeden, sanki oyuncak bir arabaya uzanıyormuşçasına uzattı ellerini yorgun yorgun parıldayan ateşe. Kendinin mi canı daha çok yanmıştı yoksa ateşin mi bilinmezdi. Ellerindeki yara izleriyle sessiz sedasız uzaklaştı oradan, ardında daha da harlanmış ve sağa sola dağılmış bir ateş bıraktığının farkında değildi. 
          
          Ellerini uzatıp tutma cesaretini gösterdiyse yanmayı umursamadan buna devam etmeliydi ancak o, bunca acıya dayanamadı. Tıpkı kimsenin başaramadığı gibi o da başaramadı. Belki de ileride ellerinin acısını dindirecek bir merhem bulacaktı. Bulamasa bile yaraları zamanla iyileşecekti.
          
          Peki ya ardında bıraktığı ebedi ateş? Daha da alevlendirdiği, sönmeyecek olmasına rağmen hiç acımadan bir odun da kendisinin attığı o zavallı ateş? O uslanmaz ateş, diğerlerinin canını bu defa daha fazla yakıyordu. Kim ona yaklaşsa, anında ondan uzaklaşıyordu.
          
          Ne suyu olabilmiş de biraz olsun yatıştırabilmişti onu, ne de yoluna bakıp gidebilmişti. Daha öncekilerin de yaptığı gibi yalnızca birkaç odun atarak ve ateşle oynayarak uzaklaşmıştı oradan. 
          
          Ebediyen sönmeyecek olan ateş şimdi yine bir başınaydı, diğerlerini ürkütmeye devam ediyordu. Hem de daha parlak bir şekilde...