toweig

Mesela ben çok gülerdim, çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. Ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç farkettim işte, bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. Birileri uzun uzun bir şeyler anlatıp durdu ama cevap veremedim hiçbirine. Çok sevdim herkesi ama kimsenin sevdiği olamadım. Çok şey sayıkladım, kimse anlamaya çalışmadı. Sonra sustum, hep öyle olur ya zaten. 

toweig

Mesela ben çok gülerdim, çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. Ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç farkettim işte, bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. Birileri uzun uzun bir şeyler anlatıp durdu ama cevap veremedim hiçbirine. Çok sevdim herkesi ama kimsenin sevdiği olamadım. Çok şey sayıkladım, kimse anlamaya çalışmadı. Sonra sustum, hep öyle olur ya zaten. 

toweig

Ben, senin sırtına yük olduğumu fark ettim dün gece. Aradan onca zaman geçtikten sonra bunu anlamış olmam benim kabahatim, üzgünüm. Bir şeyler oluyor ve ben hep sana tutunmaya çalışıyorum. Seni istemeden dibe çekiyorum. Buna artık bir son verelim. Ben kuyudan sana seslenmeyi bir kenara bırakıyorum. Belki bir gün yolun düşer ve bir taşta sen atarsın. Artık yalan yok. Hesap kitap hiç yok. Yüzünü görmeyi dilediğim geceler son bulmayacak ama bunu ruhun da duymayacak. Ben gidiyorum. Hayır. Sandığın gibi çok uzaklara değil. Sadece aklından, fikrinden uzaklaşıyorum. Dedikleri kadar uzun bir yol mu bilemem ama çok canımın yanacağı kesin. Bir gün. Hiç ummadığın bir anda. Ayaklarına söz geçiremezsen ve yıldızların bile sönük kaldığı bir geceye şahitlik edersen. Yolun bir kuyuya düşerse. Önüne koyulan, seni inciten ne kadar taş varsa. Bir an bile düşünmeden. O kuyudan aşağıya at. Ama bakma. Kafanı eğipte dibe yanaşma. Ben, belki orada olurum. Gözlerinle beni yeniden tanıştırma. Umudu ceplerime sıkıştırma. Ben gidiyorum. Gitme eylemini fiile dökebilmeyi diliyorum. Yolun sonu nereye varır bilmiyorum. Belki de bambaşka bir kuyuda. Bu defa yerleri öperek. Canım yanıyor ama sen bilme. İçim kıymıklanıyor ama sen duyma. bir vedanın ertesindeyiz say. Belki bir kitabın son satırları bunlar. Hani hayatı buğulu bir camın ardından izliyor gibiyim demiştim ya. Farzet ki o buğulu cam kırıldı. Bir araya gelmez parçalara bölündü. Ben şimdi gidiyorum ama senden ne kadar uzaklaşabilirim bilmiyorum. Sırtına yük olamayacağım kadar uzak bir köşe bulmalıyım. Kapalı bir hava. Belki de soğuk. Rengi solmuş birkaç parça eşya ve bir kağıt parçası. Yanıma alabileceklerim bu kadar ama endişelenme. Kafamın içi kızıl kıyamet. Çok kalabalıklar bildiğin gibi değil. Ben şimdi gidiyorum. Kahretsin. Gidemiyorum. Kuyunun dibinde ölmeyi bekliyorum ve evet hâlâ. Üzgünüm ki hâlâ. Seni seviyorum.

toweig

“beni sevmedi, beni seviyormuş gibi yaptı. bu mühim, bu tuhaf, bu kabullenilemez ve katlanılamaz. bunun ağrısı dinmez, bunun kırgınlığı unutulmaz. sevilmiyor olmanın çaresizliğinden sağ çıkar da herkes, sevildim sanmanın düşüşünden kurtulamaz.”