Merhaba, merhaba, merhaba!
Bu sevincimi mazur görün. Çünkü içimdeki sevinç parmaklarıma ve dolayısıyla kelimelerime yansıyor.
Söyleyeyim içimi kıpır kıpır eden şeyi: bir akşam durgundum ve aklımdan sürekli bir şeyler geçiyordu. Öyle ki içinden bir tanesi sesini duyurabildi. Yepyeni bir kurgu aklıma aniden düştü o gece. Neden olmasın dedim ama oturtma aşaması benim için çok zorlu geçti. Birinci bölümü tamamlamak bile üç haftadan fazla zamanımı aldı. Ama ben yine de güzel bir iş çıkardığımı düşünüyorum.
Ancak
Size bu yeni kurgumu yakın zamanda sunamayacağım. Bu kitabın Süveyda gibi ani ve hızlı gelişmesini istemiyorum. Bütün detayları en ince ayrıntısına kadar düşünüyorum. Ve bazen yazdıklarım mantıksız gelince dönüp düzeltiyorum. Kurgunun tam oturması için sizinde tahmin ettiğiniz gibi ilk beş bölümü tasarlayıp yazmam lazım. Şuan ikinci bölümü yazıyorum.
Ama size net bir tarih vermeyeceğim çünkü ne zaman böyle bir şeye kalkışsam olmuyor. Ne siz mahçup olun nede ben. Bildirim kutunuza bir gün ansızın düşeceğiz ve umuyorum ki onları sizde benim sevdiğim kadar seversiniz.
Süveyda'ya gelince; dediğim gibi aniden ve çok hızlı gelişti benim için bu kurgu. O yüzden söz verdiğim gibi 16 Mart'ta dönemeyeceğiz. Ama bu demek olmuyor ki Süveyda bitti. Ne zaman olur bilmem ama onunda zamanı gelecek ve en güzel haliyle. Çünkü onlar benim için çok önemli Rena, Feza, Dirim, Efnan, Baran ve Mirza... Hepsi benim birer çocuğum. Sadece dinlenmeleri gerekiyor, çok oyun oynadılar.
Kısacası çok uzak olmayan bir zaman diliminde yepyeni hayatlarla buluşmak üzere.
Ve liseliler için sınavlar başlıyor, hepinize başarılar diliyorum. Elinizden geleni yapın. ❤️
Ufak bir alıntı;
"Cennet’in değil, Ali'nin kızıyım ben."