Artık ne kenti ne sokağı hissediyordum, ne sokağın adını ne de kendi adımı; burada yabancı olduğumu, tanımadığım bir yerde her şeyden müthiş bir biçimde arınmış olarak durduğumu duyumsuyordum yalnızca; hiçbir amacım, mesajim, bağlantım olmadığı halde çevremdeki hüzünlü yaşamı derimin altından akan kanım kadar yoğun algılıyordum.