berivanben
Anlatımın çok hoş başarılar dilerim.
turkan0005
İyi geceler❤❤❤
NilferDemirBege
Birbirimizin kitaplarını destekleyelim mi?
turkan0005
ANAHTAR CEHENNEM KAPISI adlı kitabımın yeni bölümünden küçük bir kesit bırakıyorum. ANAHTAR CEHENNEM KAPISI. Anahtar." Duyduğum ses adeta ayaklarımı yere mıhlamış, bir adım dâhi atmama izin vermemişti. Sıklaşan nefeslerim çok hızlı bir şekilde ciğerlerimi sirayet ediyor, korkunun kokuşmuş kokusunu tütsülüyordu ruhuma. Kalbim, kaburgalarımı zehir zemberekle yerinden oynattı. "Anahtar." Tekradan işittiğim hırılamalar içindeki sesi ile kendime zar zor gelebilmiştim. Aralıklı duran dudaklarımın saracından sızan nefesim patlamak üzere olan çiğerlerime yetersiz kalırken, şu anda buradan bir an önce kaçmam gerekiyor çünkü arkamda biri var ve o biri kesinlikle insan değildi, yine! "Seni buldum." Birbirine çarpmaya başlayan dudaklarım içimde yükselen korkunun tercümanı olurken, sızlanan kelimelerim boğazımdan yukarı çıkmıyor, bilakis aşağı doğru intikal ediyordu. Yerinden hoplayan zihnim buradan bir an önce gitmem gerektiğini bana çok uygun bir dille anlatıyor olmakla beraber bedenimin farklı tepkiler göstermesi algılarımı şoka sokuyordu. Çünkü bilincim namahdut bir kızıl cehennemde kaybolmuştu ki, benden izinsiz hareket eden tek adımla birlikte hızla arkamı döndüm. Gördüğüm şeyle mavilerim uzun kirpiklerime tutunup yuvalarından çıkacak kadar büyürken, korkudan sıkışan nefesimin farkında bile değildim. İçime derin bir nefes çektiğim an patlamak üzere olan ciğerlerim rahatladı ama kalbim korkunun nefesinde boğuldu. Dün gördüğüm siyah dumanlar içindeki varlığa çok benziyordu. Tıpkı onun gibi havada süzülüyor, bedeninden kara dumanlar çıktığında, gözleri altın gibi sapsarı parlıyordu. Lâkin bu varlık ona zıddiyet şişman, iri yapılı hatta dev gibi bir şeydi ve dört tane de kolu vardı. Korku, kalbimi elleri arasına aldığında kağıt gibi yırtıp, kırk parçaya bölüşünü karşımdaki karanlık varlığın muvahhiş bakışlarından seyretmiştim. Ruhumu bedenimden söküp alacak kadar ürkütücü, korkunç bir şeydi.
turkan0005
ANAHTAR CEHENNEM KAPISI adlı kitabımın yeni bölümünden küçük bir kesit bırakıyorum. ANAHTAR CEHENNEM KAPISI. Neden hiçbir şey yapmadan durduğumu bilmiyorum. Belki ismi korkudur..., Belki de çesaret? Lâkin hissedebildiğim tek şey soğuktu. Ölümün soğuk nefesi. 'Öleceğim.' Zihnimde tekkerür eden tek kelime buydu. 'Öleceğim.' Bunu farkında olmakla birlikte hiçbir şey yapmadan öylece durmama ugun bir sıfat bulamıyordum. Zira ölüm korkusundan donmuş bedenimi hiç bir şekilde hareket ettiremiyor, parmaklarımı dâhi oynatacak mechudu bulamıyorum. Karşımdaki varlık dört elinide aniden iki yana açması ile bedenindeki kara dumanlar etrafa yayılmaya başladı. Her iki tarafımda sarılmış, kükürt kokusu daha da bir baskın olmuştu. Zaten gece olduğu için pek bir şey göremezken, her tarafımı saran kara dumanlar yüzünden resmen kör olmuştum. "Doğru düzgünce bir şey göremiyorum." Sonunda mührünü bozan dudaklarım tazallüm barındıran cümleler zirk ediyordu. Tam önümde uzun, sivri, siyah tırnakları görmemle ölümün gırtlağıma pencesini saplayacağını anlamıştım ama bedenimi bir santim bile olsa kımıldatamıyordum. Gözlerim gördüklerimle yuvarlarını tırmalayarak yerinden çıkmak için can atarken, kalbimde kaburgalarımı tırmalıyordu. Ölümü kabullenen ruhum öylece bekliyordu ki, sonunda gözlerimi sıkı sıkı kapadım. Sivri tırnakların boynumu delip geçmesini beklerken, bir anda vücudumu sıkıca saran biri oldu ve aniden savrulan bedenimi hissettiğimde, kalbim dudaklarımın ucunda sallanmıştı. Kendimi yerde bulmamla birlikte kapalı olan gözlerimi açtım ama canım hiç bir şekilde acımamış, sanki hafifce yere konan bir tüy gibiydim.
turkan0005
Buraya ANAHTAR CEHENNEM KAPISI adlı kitabımın yeni bölümünden küçük bir kesit bırakıyorum. ANAHTAR CEHENNEM KAPISI Başlıkta, "İblisler," yazıyordu. Nelerle karşılaşacağım benim için ehemmiyetsiz kalırken, derin bir nefes alıp okumaya başladım. "İblisler, günahkâr insanlardır..." "Nasıl yani, insan mı?" Duyduğum şaşkınlık nefesimi kör bir bıçakla kesmişti. "Bu nasıl olabilir, o kara dumanlar içindeki varlık bir insan mı yani?" Sorumun tek cevabı bu kitapta olabilirdi, işte bu vaziyetten dolayı okumaya devam ettim. "İnsan olarak yaşadıkları zaman zarfında yaptıkları, işledikleri günahlar sonucunda öldüklerinde cehenneme giderler ve tüm günahlarının cezasını çekerler. Cehennemde kaldıkları süre boyu onların ruhları emilir ve sonunda geriye kalan insan ruhu yok oluduğunda cehennem kralı olan Lucifer'e hizmet eden bir yaratık olurlar..." "Bu nasıl bir ceza böyle? Ruhun yok oluyor, tamamen bir yaratık oluyorsun ve sorgusuz sualsiz birine hismet ediyorsun." Şaşkınlığım kelimelerime özenle serpiştirilmişti. Gözlerimi hiç ayırmadığım kitabı okumaya geri döndüm. "Ruhları cehennem ateşinde o kadar yanmış ki, beyaz ruh ışıkları kömür gibi simsiyah olmuş, hâlâ o ateşte yanıyormuşcasına geride kalan ruhtan kara dumanlar çıkar." Okumayı bıraktığım gibi düşündüm. 'Tıpkı bana saldıran o iki yaratığı anlatıyordu. Siyah bir beden ve o bedenden yanıyormuş misali çıkan kara dumanlar." "Kanatları olmasada uçabilirler. Hepsi farklı ruh bedenine sahipken, yüzlerinde tek belli olan yerleri altın sarısı gözleridir. Yaydığı dumanların kokusu kükürt gibi, hiç dokunmadan zihin gücüyle bir ve ya birden çok nesneyi hareket ettirebilirler. Aynı zamanda çokta güçlüdürler."
turkan0005
İyi geceler arkadaşlar ANAHTAR CEHENNEM KAPISI adlı kitabımın yeni bölümü geldi belki okumak isterseniz beğeneceğinize eminim❤❤❤
turkan0005
ANAHTAR CEHENNEM KAPISI adlı kitabima yeni bölüm geldi lütfen bir göz atın beğeneceğinizi umuyorum. İyi okumalar❤❤❤
turkan0005
ANAHTAR CEHENNEM KAPISI yeni bölümünden küçük bir kesit bırakıyorum. intizamlı kalınlıkta ki dudaklarımdan dökülen son kelimeler, "Lânetli," olmuştu. Kitapta ki gözlerim titredi, nefesim daraldı. Ve aynı saniyede elimin yandığını hissetim, avuç içime ateşten közler bırakılmış gibiydi. Elimin içinde duran siyah kaplı kitap parmaklarımın arasından kayarak yere düştü. Çıkan korkunç ses kulaklarıma işlendi. Derman kalmayan bacaklarım bedenimi daha fazla taşıyamadığı için yere düşen kitabın yanına oturdum. Nefesim iyice daraldı, öyle ki hırıltılı çıkıyordu. Gözlerim yırtılacak derecede büyümüştü. Avuç içimdeki ateşin ısısı artıyor gibi geliyordu bana. Ellerimi boynuma attığımda daha fazla nefes alabilmek için elbisemin yakasını çekiştirdim. Ölmek huzur bulmak olurken, Acı çekerek yaşamak muazzep oluyordu. Zira şu anda ölmek istiyorum lâkin ölemiyorum. Nasıl lânet bir şeydi bu böyle?! Buz kalıbı gibi olan dudaklarımı zar zor hareket ettirdim. "S-sakin ol... Nefes al..." Elbisemin yakasını dahada çok çekiştirdim, öyle ki yırtılmak üzereydi. Sanki nefes almama o engel oluyor gibi tekrar tekrar çekiştiriyordum. Elimin içi ateş almışcasına yanıyor, kavruluyordu. "Sakin ol... N-nefes al," dedim yine titrek bir sesle. Artık ölümün kandan olan denizinde boğulmayacaktım çünkü ölmek istediğim hâlde ölemiyordum. Namahdut bir azaba mahkum olmuştum. "N-n-nef..." Kelimelere yetmiyordu kesilmek üzere olan nefesim. "N-nefes..." "Kitaba dokun." Kimden ve nereden geldiğini bilmediğim bir ses duymamla can çekişen hareketlerim dururken, hâlâ yapmaya devam ettiğim tek şey elbisemin yakasını çekiştirmekti. "Kitaba dokun," dedi bu kez daha bir sert tonda.