bu acı seni kırk sokak yürütür demiştin ya bir keresinde. bu acı seni kırk bin sokak yürüttü.
bu acı seni kuytu bir köşede düşürdü. gökyüzü ağlıyor. kaybolmayı bil.
bu acı seni kırk sokak yürütür demiştin ya bir keresinde. bu acı seni kırk bin sokak yürüttü.
bu acı seni kuytu bir köşede düşürdü. gökyüzü ağlıyor. kaybolmayı bil.
görüşüyorlar hâlâ, ama sıradan insanlar gibi. zaten artık her şey için çok geç.
bir başkasıyla evlendi michi dokuz yıl önce, iki-üç de çocuğu var. "keşke evlenmeseydim" dedi ama. dönseymiş geçmişe, yapmazmış.
kendimi yerden yere vurmadan bir şeylerin beni mutlu etmesini çok özledim. fırçayı elime aldığımda, kalemi; hâyâl kırıklığından başka ufacık bir şey görebilmeyi çok özledim.
ben biliyorum. bir süre sonra artık yorulmuş oluyorsun ve her şeyi öylece bırakıyorsun.
kendi hâline. ne hâli varsa görsün bu hayatın
artık, diyorsun. içlerimiz ölmeye mahkûm.
gözleri çalınmış savaşçılar dolduruyor uykularımı. kadınların çığlıklarıyla uyanıyorum gece yarıları. yatağımdan ölü çocukların şarkılarını topluyorum sabahlara kadar.