udnmyui

Her şey biliyor, her şey
          	Sen biliyor musun bakalım
          	Seni nice sevdiğimi?
          	Üstüne titrediğimi
          	Geldiğimi?
          	Gittiğimi?

udnmyui

Biliyorum sana giden yollar kapalı
          Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
          Ne kadar yakından ve arada uçurum;
          İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
          Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
          Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
          Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
          Ben artık adam olmam bu derde düşeli
          

udnmyui

İki kalp arasında en kısa yol
          Birbirine uzanmış ve zaman zaman
          Ancak parmak uçlarıyla değebilen iki kol
          Merdivenlerin oraya koşuyorum,
          Beklemek gövde gösterisi zamanın;
          Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
          Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
          Kuşlar toplanmış göçüyorlar
          Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
          

udnmyui

Ne sigaralarda tat kaldı
          Ne gönlümü avutur tazeler,
          Önümde açık duran tek umut
          Kapısı daraldıkça daraldı.
          Her gece gökte bir küçük yıldız
          Seninleyim diye el eder
          Ne onun uzaklığı azalır,
          Ne benim içimdeki kederler.

udnmyui

          
          Senin sevecen hayalini son kez,
          Hayalimde okşayıp,
          Kalbimin gücüyle rüyama can vermeye,
          Ve kimsesiz, ürkek, ilahi huzurumla,
          Aşkını hatırlamaya,
          Cesaret buldum kendimde.
          
          Koşup gidiyor yıllarımız değişerek, 
          Değiştirerek her şeyi ve bizi. 
          Sen, çoktan giymişsin şairin için, 
          Mezarlıkların alacakaranlığını. 
          Ve dostun senin için, 
          Sönüp gitmiş çoktan.
          
          Kabul et, uzaklardaki sevgilim, 
          Kalbimin vedasını, 
          Dul kalmış eş gibi, 
          Bir mahpusluk öncesi, 
          Dostuna suskunca sarılan, 
          İyi dost gibi.

udnmyui

“Söyleşir
          evvelce biz bu tenhalarda
          ziyade gülüşürdük
          pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
          ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
          zamanlar değişti
          ayrılık girdi araya
          hicrana düştük bugün
          hayat zamanda iz bırakmaz
          bir boşluğa düşersin bir boşluktan
          birikip yeniden sıçramak için
          elde var hüzün”
          

udnmyui

Bir gece,
          Gecede bir uyku..
          Uykunun içinde ben..
          Uyuyorum,
          Uykudayım,
          Yanımda sen.
          
          Uykumun içinde bir rüya,
          Rüyamda bir gece,
          Gecede ben..
          Bir yere gidiyorum,
          Delice..
          Aklımda sen.
          
          Ben seni seviyorum,
          Gizlice..
          El-pençe duruyorum,
          Yüzüne bakıyorum,
          Söylemeden,
          Tek hece.
          
          Seni yitiriyorum
          Çok karanlık bir anda..
          Birden uyanıyorum,
          Bakıyorum aydınlık; 
          Uyuyorsun yanımda.
          Güzelce..
          

udnmyui

Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
          Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi.
          Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
          Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar…
          Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
          Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
          Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
          Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda,
          Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye,
          Yollarını bekledim görüneceksin diye.
          Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
          Resmine sürme çektim kandillerin isinden.
          Saksıda incilendi yapraklar senin için,
          Söylendi gelmez diye uzaklar senin için…
          Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
          Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
          Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
          Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü…

udnmyui

Böyle sessiz ayrılıklarda,
          her şey önceden belli olur.
          en güzel zamanında, aşkın ve hayatın
          insan deli olur…
          O, kadırga taraflarında bir evden çıkmıştır.
          masum bir yalanla -halama diye-
          gözleri pabuçlarında, mahcup
          ellerine yapışmış gibidir
          harçlığından arttırıp aldığı
          sevimli hediye…
          ah, insan nasıl çıldırmaz nasıl
          bir çaresizlik,
          bir umutsuzluk sarmış her yanı.
          aranızdan insanlar geçer.
          bulutlar geçer.
          O, kırmızı mürekkep gibi dudaklarıyla, zoruna
          utanarak gülümsemeye çalışır.
          bu gülüş en aldatmazıdır vaatlerin.
          yıllarca sonra bir uzak gurbette bile;
          zulmüne dayanılmazken yalnız saatlerin,
          bir yeşil yaprak üstünde gözlere,
          görünür, uzaklaşır…
          

udnmyui

Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
          En görkemli saatinde yıldız alacasının
          Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
          Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
          Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
          Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
          Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
          Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
          Bir yerlere yıldırım düşüyorum
          Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
          Ay ışığına batmış karabiber ağaçları Gümüş tozu
          Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
          Tedirgin gülümser
          Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
          Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
          Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
          Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
          Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
          Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
          Yansımalar tutmuş bütün sahili
          Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
          Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
          Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
          Çünkü ayrılanlar hala sevgili
          Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
          Hava ağır Toprak ağır yaprak ağır
          Su tozları yağıyor üstümüze
          Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
          Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
          Karanlık çöktü denize
          Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
          Ne yanına dösen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
          Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
          Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
          Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
          Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
          Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
          Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
          Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
          İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
          Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
          Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
          Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız..

udnmyui

en sevdiğim şiirlerdendir,,
Reply