Alisya... Bir zamanlar sana aşıktım. Ancak bu, o zamanlar hiçbir sorun değildi. Zira sana aşktan daha güçlü bir sevgi ve arkadaşlık besliyordum. Bu yüzden söylerken de, çocuk olmamın sebep olduğu çekingenlik dışında, bir çekingenlik hissetmedim. Hikaye garip. Filmlerde hiç böyle olmuyordu.
6. Sınıfın ilk günüydü... 6/G'ye yeni gelen 3 öğrenciden biriydin. Aslında o yıl pek de sohbetimiz olmamıştı... 7. Sınıfın matematik derslerinde öğretmenin beni senin yanına oturtmasıyla sohbetimiz başladı. Yine pek yakın değildik ancak ilginç bir karakter olduğunu fark etmiştim... 8. Sınıfta nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde yan yana oturmaya başlamıştık. (Sanırım oturma düzeni ayarlanmıştı.) Dersleri pek dinlemezdik. Şu "anket" olayıyla birkaç not defteri eskittik. Hâlâ duruyorlar. O anketlerde tanıdım seni, dinledim hikayeni. Getirdiğin fotoğraflarda gördüm geçmişini, ilginç bir karakter olmana sebep olan şeyleri. Yaşamımın nefes almaya bile halimin olmadığı zamanları henüz gelmemişti ve o anılarımız pek keyifliydi.
(Yazmak zor, uzun süredir böyle olmamıştı bana. Tek etken Alisya da değil. Belki de bahane ediyorum. Çektiğim acıyı bir şeylere bağlamak amacıdır bu... Bilmiyorum)
Covid pandemisi çıktı sonra. 11 (?) Mart günü bir daha seninle yan yana oturamayacağımı ve hatta yüzyüze görüşemeyeceğimi bilmeden 2 haftalık bir tatile seviniyordum. Sonra tatil uzadı, sen taşındın... Bu dönemde pek çok gece, uzun bir süre her gece, sabahlara kadar konuştuk. Sabah ezanını duyunca "iyi sabahlar, tatlı rüyalar" deyip uyumaya gidiyorduk. Dediğim gibi, her şeyden önce arkadaşımdın. O zamanlar en yakınımdın.
(Bu yazıya bir başka zamanda devam edilecektir.)