ultraviyolee

mezarlıklarsa tanrının bir daveti gibi.

awareseok

yalnızca birkaç dakika izin sana
          onun yerine bir hayli tutup bırakmaya
          yüreğine geri dön, daha kolay bulabilirsin orda
          değişen biçimlere oynarken onu.
          pek çok resim giderek oluşturuyor birini
          böyle binlerce kez ve hep hep sevgili

wascre

güneşi doğuralım. sevişen gönüllerde mutluluk yoğuralım. her yeni gün insanlar, yaşamı dokunsunlar. insanca yaşayanlar sonsuza karışsınlar. her yeni gün sevinçler dökülsün başımıza. bahara günaydın, cana günaydın, güneşe günaydın, güne günaydın. yaşlı bir çınarın gölgeliğinden gökyüzüne bakan göze günaydın. gözünden çaldığım yaşa, varlığa günaydın, vara günaydın, sana günaydın... 

disftruto

gökyüzü pırıl pırıldı, o kadar çok yıldız vardı ki şöyle bir bakınca insan düşünmeden edemiyordu; böylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?
          
          • fyodor dostoyevski, beyaz geceler. 

ultraviyolee

sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen 
          herkesin perde perde çekildiği bir akşam 
          siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun. 
          ağzında eriklerin aceleci tadı 
          elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası 
          bir çocugun düşlerine inen tokadı öpüyorsun. 
          yağmur her zaman gökkuşagını getirmiyor 
          aralık kapılarda bekleyişin çırpıntısı 
          bir kadın eksildikçe ömrüme eklenen 
          uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. 
          uzak dağ köylerine vuran ay ışığı 
          kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa 
          ne suların ibrişimi, ne gökyüzü ne rüzgar 
          sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun.