ummu_yusuf18

İbni Kayyim el Cevziyye (rh) dedi ki:
          	
          	Mü'minin gücü kalbindedir. Onun kalbi kuvvet kazandığı ölçüde bedeni kuvvet kazanır. Günahkar ise, bedeni ne kadar kuvvetli olursa olsun, ihtiyaç anında en zayıf varlık odur. En çok ihtiyaç duyduğu anda kuvveti ona ihanet eder.
          	▪️ed-DÂu ved-Devâ /100

ummu_yusuf18

İbni Kayyim el Cevziyye (rh) dedi ki:
          
          Mü'minin gücü kalbindedir. Onun kalbi kuvvet kazandığı ölçüde bedeni kuvvet kazanır. Günahkar ise, bedeni ne kadar kuvvetli olursa olsun, ihtiyaç anında en zayıf varlık odur. En çok ihtiyaç duyduğu anda kuvveti ona ihanet eder.
          ▪️ed-DÂu ved-Devâ /100

ummu_yusuf18

İlk olarak hicretten 300 yıl sonra ilk kez Mısır’da, Şii Fatimiler döneminde Mevlid; 400 yıl sonra da Kudüs’te Mirac, Regaib ve Berat geceleri kutlanmaya, bu geceler camilerde toplu biçimde yapılan ibadetlerle geçirilmeye başlandı. Daha sonra bu kutlamalar İslam dünyasının bazı bölgelerine yayılarak gelenekleşti.
          
          Osmanlı Devleti padişahı II. Selim'den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. 
          
          Böylelikle bid'at olmuş oluyorlar.
          
          Bid’at; Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm’dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan , din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme mahiyetinde olarak ibâdet kabûl edilen , göze ve akla hoş gelen dua ,kuran okuma , namaz kılma , zikretme , düşünce görüş ve ameller , sünnete aykırı davranışların adet haline getirilmesidir.
          
          “Gerçeğin ötesinde sapıklıktan başka ne var ki?” (Yûnus sûresi 32.ayet manası)
          
          Faydalı bid’at olmaz. Hâşâ o zaman Allahü teâlâ dini eksik gönderdiğini kabul etmiş oluruz.Bugün kalbler karardığından, bazı bid'atler güzel görünse de, kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır. 
          
          "Biz kitabda hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (En’âm sûresi 38.ayet manası)
          
          "Muhakkak ki, sözlerin en hayırlısı Allâh’ın Kitâbı, yolların en hayırlısı ise Muhammed Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. (Sonradan uydurulup dine sokulan) her bid’at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir."
          [Müslim, Cuma 43, (867), Nesai, İydeyn 22, (3,188, 189)]

ummu_yusuf18

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ قَدْ يَئِسُوا مِنَ الْاٰخِرَةِ كَمَا يَئِسَ الْكُفَّارُ مِنْ اَصْحَابِ الْقُبُورِ
          
          "Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin. Muhakkak ki onlar, kabir ehlinin (dirilmesinden) ümit kesen kâfirler gibi ahiretten ümit kesmişlerdir."
          
          - Mümtehine, 13
          
          

ummu_yusuf18

 اِنَّ الَّذ۪ينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَۙ
          Hiç şüphesiz, Allah’ın Kitabı’nı okuyan, namazı dosdoğru kılan ve rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık olarak infak edenler; zarara uğramayacak bir ticaret umarlar.
          (35/Fâtır, 29)

71zeynep

@ ummu_zer18  ❤
Reply

ummu_yusuf18

قال الحسن البصري : «أرى رجالا ولا أرى عقولا، أسمع أصواتا ولا أرى أنيسا، أخصب ألسنة وأجدب قلوبا»
          
          Hasan el-Basrî (rahimehullah) dedi ki:
          
          "İnsanlar görüyorum ama akıl göremiyorum. Sesler duyuyorum, ama konuşacak birisini bulamıyorum. Dilleri güzel, ama kalpleri boş "
          
          [İbn Ebi'd-Dunya, el-Ukubat 288]

ummu_yusuf18

@ ZehraSulak  ((
Reply

ummu_yusuf18

فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُب۪ينِ
          (O hâlde) Allah’a tevekkül et! Sen hiç kuşkusuz, apaçık bir hak üzeresin.
          (27/Neml, 79)
           اِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتٰى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَٓاءَ اِذَا وَلَّوْا مُدْبِر۪ينَ
          Şüphesiz ki sen, ölülere (benzeyen kâfirlere hakkı) işittiremezsin. Arkalarını dönüp gittiklerinde (hakka karşı) sağır olanlara da daveti işittiremezsin.
          (27/Neml, 80)
           وَمَٓا اَنْتَ بِهَادِي الْعُمْيِ عَنْ ضَلَالَتِهِمْۜ اِنْ تُسْمِعُ اِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ
          Sen, (hakikate gözlerini yummuş) körleri de sapıklıklarından (kurtarıp) hidayet edemezsin. Sen, ancak ayetlerimize inanmış ve teslim olmuş olanlara (davetini) işittirebilirsin.
          (27/Neml, 81)