Benim inandığim Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak! Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır. Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..
Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun!
Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..
Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak; çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da kötü bir şey olduğunu söylemedim! O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama!..
Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak; gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın!
Bana güven, ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak; bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?
Benden korkmayı da bırak; çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..