vangokth

Gözlerimi boşluğa açtığımda saat akşam üzeri beşi geçiyordu. Bunun kaçıncı olduğunu bilmiyordum. Kaçıncı kez zaman kavramını tamamen yitirip boşluğa uyandığımı bilmiyordum. Her uyandığımda bulunduğum mekanı anımsamakta güçlük çekerken feci bir baş ağrısı ile uyanıyordum. Her bir uvuzum, her bir uvuzum tutukluydu. Bacaklarımdan itibaren bir karıncalanma dört bir yanımı çepeçevre gezinirken burnumun ucunu yoklayan kül kokusu uyanıyor, çenemden aşağı rahatsız edici bir dokunuşla inen yaşlarla birlikte gözlerimi aralıyordum. Ne kadar böyleydi? Kaç geceden beri şu şekilde uyanıyorum? 

vangokth

Gözlerimi boşluğa açtığımda saat akşam üzeri beşi geçiyordu. Bunun kaçıncı olduğunu bilmiyordum. Kaçıncı kez zaman kavramını tamamen yitirip boşluğa uyandığımı bilmiyordum. Her uyandığımda bulunduğum mekanı anımsamakta güçlük çekerken feci bir baş ağrısı ile uyanıyordum. Her bir uvuzum, her bir uvuzum tutukluydu. Bacaklarımdan itibaren bir karıncalanma dört bir yanımı çepeçevre gezinirken burnumun ucunu yoklayan kül kokusu uyanıyor, çenemden aşağı rahatsız edici bir dokunuşla inen yaşlarla birlikte gözlerimi aralıyordum. Ne kadar böyleydi? Kaç geceden beri şu şekilde uyanıyorum? 

C4LLMEBF

"Daha çok anlat," dedim.
          
          "Hoşuna gidiyor mu?"
          
          "Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
          
          "Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"
          
          "Gider gibi yaparız."