ağrısı hiç dinmeyen bu evden, artık duvarları bile sızlayan, bir cumartesi cinnetiyle burada herkes mutsuzluktan geberiyor diye imzamı attığım bu evden, bir çıkıp gitsem diye kapısına baktığım ama her akşam koşarak geldiğim bu evden, nefret ettiğim ama hep özlediğim bu evden nasıl yaralandığımı kimseye anlatamadım. elimde iğne ve iple koşturup durduğumda neyi dikmeye çalıştığımı ben de artık unuttum. başka yerlerde başka hayatlarda başka evlerin bambaşka kokularında yükselmeyen seslerinde dağılmayan odalarında kırıldım. ben soluma dönüp kırılırım sanıyordum soluma döndüm kırıldım, sağıma döndüm kırıldım, otururken öyle, yürürken bile, rüya görürken kırılır mı insan mutsuzluğuna, orada bile kırıldım.