vantekissed

cause i’ve waited ages just to see you there

dailoved

düşünsene, sana en ilgilenmediğin bir konu hakkında, sallıyorum misal, siyaset hakkında konuşuyorum, fikirlerimi anlatıyorum, dünyanın en saçma şeyini gülerek söylüyorum ve hiç ilgini çekmeyen bir konu olduğu hâlde ellerin çenenin hemen altında, gülümseyerek beni dinliyorsun. işte âşk böyle bir şey, söylediğin en anlamsız şeyin bile bana nasıl da güzel geldiğiyle doğrudan bağlantılı âşk, senin motor taklidi yaparak kahkaha krizlerine girmen ve benim buna rağmen dehşet manyak sevgi dolmam gibi. anlıyor musun. 

dailoved

hani şehirler arası yolculuk yaparken cam kenarında oturmak çok farklı ve hoş bir histir ya. o köşeye geçmek için can atar herkes. işte bundan bahsediyorum, seninle birlikte yolculuk yapıyor olsaydık cam kenarını sana bırakırdım.

dailoved

bileklerine. üç kez. 
Reply

dailoved

iyi geceler. iyi geceler bir tanem. en güzel teşekkürler ve en güzel geceler sana. beni hatırla. hatırla. beni unutma. unutma.
Reply

dailoved

okuduktan sonra sadece yok et burayı. silinsin. kalbinde kalacak. biliyorum. çünkü sen beni ilk kez gördüğünde tam soluna kazımıştın. içini biliyorum. içini öpüyorum, seni çok seviyorum.
Reply

vantekissed

hayır. sorun bende değil. sorun hiçbir zaman bende değildi. burası benim için doğru yer değil sadece. doğduğum evin duvarlarının renginin gri olması benim yazgım değil mesela. hiçbir zaman mor battaniye de ısıtamadı şu buz gibi yüreğimi. o ismimi kazıdığım banklar hep sırtımı acıttı. yürüdüğüm yollar çok tuzaklıydı. öyle ki, benim yerim senin yanın ve ben sana gelemedikçe bu acı da dinemez. çünkü ben burada kafesteki bir kuştan farksızken sen göğü yere bir olan şehirlerde benim gökyüzümsün. ve ben buradan gidene dek de bu hüznün mahkumuyum. o yüzden. hep dediğim gibi. al beni buradan. gelemiyorum sana.

vantekissed

eğilip alnından öpüyor onu. “seni asla incitmem, tamam mı?” diyor. “asla.” bir şey söylemeden başıyla onaylıyor marianne. “beni çok mutlu ediyorsun,” diyor connell. eliyle saçlarını okşuyor ve ekliyor: “seni seviyorum. öylesine söylemiyorum. gerçekten.” gözleri doluyor marianne’in, yumuyor gözlerini. daha sonra hatırladığında dahi dayanamadığı kadar etkileyecek bu an onu, şu an yaşıyorken bile farkında bunun. kimsenin sevgisine değer olduğunu düşünmemişti marianne. ama şimdi yeni bir hayatı var, ilk ânı da bu; marianne yıllar geçtikten sonra bile aynı şeyi düşünecek: “evet, o andı işte, hayatımın başladığı an o andı.”