-5. bölümden alıntı-
Nasihat verir gibi sırtını koltuktan ayırdı ve hafifçe öne eğildi, gözlerini gözlerimden ayırmadan, “Sen fazla gözünde büyütüyorsun, bunları gözünde büyütürsen altında ezilirsin,” dedi.
“Bunca yıllık kuralları yok sayıp, kurtlar ve kuzgunların arasına girebiliyorsa hafife alınacak biri değildir.” Gavro Petkovic, karşımda görmek istemeyeceğim biriydi. Oğlu ise onun bütün kötü özelliklerini almıştı ve bu burada iyiye işaretti.
Kongar gözleri sinirle harlandı, sesindeki nefret apaçık ortadaydı. “O sadece dipten başlayamayacak kadar aciz olup, hazıra konan piçin teki. Boşuna gözünde büyütme, o da fazla yaşamaz.”
“Öldürecek misin?”
“Öldüreceğim demedim.”
“Öleceğini söyledin.’
Cevap vermedi.
“Ne ima ediyorsun?”
“Hiçbir şey ima etmiyorum. Sadece suyu bulandırdıktan sonra meydanı siktiğimin sırtlanına bırakmam. Sende bırakmayacaksın.”
“Öldürmeyeceksen ne yapacaksın?” Bunu gerçekten merak ediyordum, ne kadar ileri gidebileceğini bilmek istiyordum.
Gözlerini gözlerimden ayırmadı, onunla böyle olmak garipti, örgütün herkesten sakladığı adamla göz göze olmak daha da garipti. “Belki de beraber yaparız.”