yvette.

"seni kurşuna dizdiler de, sen silahı tutan ellerin güzelliğine vuruldun."

"ben o kapıyı yüzüne çarptıktan sonra hala orada mısın diye dönüp kapı deliğinden bakan kadındım; değil senden çekip gitmek, ayak uçlarından öteye tek bir adım dahi atamadım."

bir insana değil; yollara, ağaçlara, çiçeklere, kedi mırıltısına, kitap sayfalarına, defalarca dinlenen bir şarkıya aşığım. 

yolun sonuna geldin. ve tek başınasın. en başında olduğu gibi. 

her şeyin sonunda eve gitmek gerçekten çok güzel. 

if I keep dressing up like this
          i’ll save the world from
          nuclear apocalypse. but will anyone
           me for it? i’ll save the world
          anyway. i know what looks good.
          
          untitled [marsha p. johnson], 1974-83
          ; from the gay day archive. 

“çocukça bir küsme değil bu, dargınlık. hâlâ yanındayım, yüzüne bakıyorum ama içim sana sırtını dönmüş.”

“une vie pour une rose.”

mutsuz insan, şimdiki zaman ve gelecek zamanla ilgilenmez, aklı çoğunlukla geçmişte olduğundan “o an” ne yaptığını, ne söylediğini bilmez.

yalnız kalmak istemeyen biri yalnız bırakılmışsa ve ölmemişse, onu yalnız bırakın. 
          zira, asıl yalnızlık başladıktan sonra en son ihtiyaç duyulan şey yalnızlığı paylaşmaktır. 
          çıkarken kapıyı kapatın.