Teo.

Tüm gece senin yüzünden hıçkıra hıçkıra ağlarken bile, yine seninle konuşma ihtiyacı duydum.
          Ben bu çaresizliği sana nasıl anlatabilirim ki?

Kelebeklerin en güzeli değil midir, en az yaşayan.

Günden güne yok oluyorum.

bir gün bu dünyayı geride bırakacaksın, bu yüzden hatırlayacağın bir hayat yaşa.

Ölüler sırtüstü gömülür sen beni yüzüstü bıraktın.

Singularity dinlerken kendimi çiçekten bir tabutta, yağmurda bırakılmış şekilde. İstediğim gibi ölüyormuş gibi güzel hissediyorum.

Gün gelecek, ölmeyi öğrenecektim. Belki de aynı mezar, aynı günaha düşmüş iki bedeni ayırmaz, cehennemin iki ucunda değil, en orta yerinde bir edip de yakar bizi arzusuyla. Tek bir mezarın içinde çürüyecektim aşığımla.

Birbirlerine öyle bir sarıldılar ki. Sana, onları nasıl kıskandığımı anlatamam. Burnunun direği sızlamak deyiminin gerçek bir karşılığı olduğunu, ilk kez tecrübe ettim. Onlar birbirine sarılırken, ben seni özledim.

Adımı yeniden mezara kazıyorlar, çiçekler taze ve yüzleri ıslak.

Kafamın içi cehennemin en dibi.