vingthuitjours

to the heaven's of my need to die

vingthuitjours

inanalım
          soğuk mevsimin başlangıcına inanalım
          düş bahçelerinin yıkıntılarına inanalım
          işsiz devrik oraklara
          ve tutsak tanelere.
          bak nasıl da kar yağıyor.
          
          belki de gerçek o iki genç eldi, o iki genç el
          durmadan yağan karın altında gömülmüş olan
          ve bir dahaki yıl, bahar
          pencerenin arkasındaki gökyüzüyle seviştiğinde
          ve teninde fışkırdıklarında
          uçarı yeşil saplı fıskiyeler,
          çiçek açacak olan o iki genç el
          sevgili, ey biricik sevgili
          
          inanalım soğuk mevsimin başlangıcına.

vingthuitjours

-

vingthuitjours

ya bak duru, şu mahallenin en pratik okeycisiyle konuşuyorsun. yani taşlara bir bakayım yirmi şekilde dizerim onları kafamda. ama senin şu söylediklerini koyacak bir yer bulamıyorum. 
Reply

vingthuitjours

beni bu kentten götür, çünkü ağladığım oluyor otobüslerde.
Reply

vingthuitjours

bu gece cenaze evindeki merhum sensin, üstelik annen göğsüme vura vura ağlıyor.
Reply

vingthuitjours

bak kinyas, sen ölümü seçenlerdensin ben ise ölüm için doğanlardan

vingthuitjours

ben ise her bir umudum için erteliyorum toprağın altına girmeyi, daha çok yaşamak için tüm bu çabalarım 
Reply

vingthuitjours

senin kinin yasına üstün geliyor ve gömüyorsun umutları toprağa 
Reply