Yazmak, içindeki en derin yaraları gün yüzüne çıkarmak demektir. Her kelime, bir acıyı, bir kaybı, bir unutulmuş duyguyu hatırlatır. Yazar, kelimelerin arasında kaybolur; kalemi, kırık dökük bir dünya inşa etmenin aracı olur. Her satırda, bir parça kendisini kaybederken, bir parça da yeniden bulur. Yazmak, bir tür tedaviye dönüşebilir; ancak tedavi, hep bir yara ile başlar. Bazen kelimeler, bir yara bandı gibi sarar acıyı, bazen de yara daha da derinleşir. Yazmak, yaraların izlerini taşımaktır, ama aynı zamanda onları dünyaya açmaktır.