vivalyavaldi

susmayan şeyler var ve beni yiyip bitiriyorlar

vivalyavaldi

aynı bedenle, aynı çirkinlikle, zor.
Reply

vivalyavaldi

aynaya bakmak aynı yüzle, zor
Reply

lesaviz

gözlerim, senin bakışlarının izini sürerken, bir ormanın derinliklerinde kaybolmuş gibi hissettim kendimi. her yaprak, senin hayalinle dans eden birer mısraydı. hatırlıyorum, o gün, güneş ışınları yüzümde parıldarken, senin sesin, kalbimin en kuytusuna ulaşmıştı; bir tını gibi çınladı kulaklarımda. zaman, ellerimden kayıp giden bir kum saati oldu; her tanecik, seninle paylaştığım anların ağırlığını taşırken, geleceğe dair umutlarım solgun bir çiçek gibi açtı. en derin sırlarımı, bir gölün yüzeyinde yansıyan ay ışığı gibi sana sundum, sen de avuçlarında sakladın, bir hazine gibi.

vivalyavaldi

değişimi gözlerle görmek için zamanın da değişmesi gerekir bazen. her hafta yürüdüğün ara sokaktaki havanın daha erken karardığını görmek, spor ayakkabılarla ve eteklerle yürüdüğün kaldırımları kaban ve botlarla arşınlamak... değişmeyen tek şey değişimin ta kendisiyken gökyüzüne her baktığında aynı duyguya kapılan şair bozuntuları nerede kalıyor bu denklemde? gökyüzü değişiyor, bakan kişi değişiyor lakin o düşünce, o duygu ilelebet orada kalıyorsa şayet, ikimizden biri yanılıyor. kim yanılan? mantığını bırakıp iki adım atmaktan aciz bir yeni nesil çocuğu mu yoksa içinde bulunduğu çağda farklı olabilmek adına kafasındaki sesleri herkese duyuran bir ilgi meraklısı mı? yanılmak insana mahsustur lakin insanoğlu, hiç insan olamamıştır.

vivalyavaldi

@lesaviz bazı şairler haklılık fısıldıyor cümlelerinde. dönmeli, bakmalı ve görmeliyiz diyor en sevdiğim. bakıp gördüğümde ne olmalı bende? taşlar yerine mi oturmalı bir yapboz gibi? veyahut bir boşluk mu görmeli ruhum, bir hiçlik mi tatmalı gözlerim? duygusal değişim, manevi değerlerimi sarsmaz mı? insan, hep belli başlı ilkeleri benimsemek zorunda kalmaz mı? havai fişekler patlamalı, kulaklar zorlanmalı içe bakıldığında; zevk uğruna kovulan insan, değişimden de zevk almal9
Reply

lesaviz

@ vivalyavaldi  zaman, bir akışın içinde kaybolmuşken, bizler de bu akışın bir parçası olarak kendi varlığımızı sorguluyoruz. her gün aynı sokakta yürürken, ayaklarımızın altında değişen taşların sesi, hayatın ne denli dinamik olduğunu hatırlatır. içsel değişim, dışsal değişimle paralel ilerlemiyorsa, ruhumuzda bir boşluk oluşur.
            gökyüzü, her an yeni bir hikaye anlatırken, bizler eski düşüncelerimizle ona bakmaya devam ediyoruz. duygularımız ve düşüncelerimiz, zamanla dönüşüm geçirmediğinde, geçmişin gölgesinde kayboluruz. belki de yanılgımız, değişimin sadece dış dünyada gerçekleştiğini sanmaktır. oyssa gerçek değişim, içsel bir yolculuğun sonucudur; kendimizi bulmak için önce içimize dönmeliyiz.
Reply

vivalyavaldi

seni bir şiir okur gibi sevmek istiyorum
          tane tane, sindirerek
          sana bakmak istiyorum yıldızlara bakar gibi
          her bir bakışımda keşfetmeye olan merakımı körükleyerek
          seni bir sır gibi saklamalı mı içimde?
          yoksa haykırmalı mı tüm evrene, sana duyduğum uçsuz bucaksız sevdayı?
          kaybettiğim bir davasın sen, gönlümle benim aramda geçen
          kaybetmeyi bu denli seveceğimi bilemezdim doğrusu
          ruhumun ruhu, belemirim
          bana aşk kelimesinin herkesleştiğini söylemiştin
          biz sevdalanalım seninle.
          yıldızlara asılı efsaneler oluncaya dek şu sevdamız
          söz veriyorum sana, birbirimizde var olacağız

lesaviz

@ vivalyavaldi  bana yazdı bu arada kızlar
Reply

vivalyavaldi

sen karşımda öylece bana kendini sunmuş bir hâlde, gözlerinde sonsuz güven ve vücudunda sonsuz huzurla uzanırken bana bir evreni anımsatıyorsun. her bir kıvrımın farklı galaksiler, benlerin birer karadelik, gözlerin, benim gözlerime değdiğinde beni yakıp kavuran ve ışığıyla kamaştıran iki adet güneş gibiler adeta! her bir parmağın başka bir yaşamı canlandırıyor sanki; dudakların arasından özgürlüğe kavuşan her bir nefesin bir başka fırtınaya öncülük ediyor, beni öldürdüğü gibi diğer yaşantıları da sallandırıyor. kulağıma eşsiz bir müzik, anlatılamaz bir melodi gibi gelen sesin, evrenindeki küçük canlıların gözlerini kapattıklarında doğadan duydukları ses gibi! sadece sana bakarak bir şaire dönüşebiliyorum, kim bilir evreninde var olsaydım hangi tür sanatı senin uğruna ellerimle yaşatırdım? başlı başına bir yaşama sebebi, başlı başına bir inançsın; uğruna mabetler inşa edilecek ve yıkılacak kadar doğaüstüsün.