vortexc

beni niye bırakıp gittin müzeyyen

dildade-

- elimde değildi, kendime engel olamadım. ona âşıktım. seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. 
          	  
          	  değdi mi peki? 
          	  
          	  - mesele bu değil ki. yaşamam gerekiyordu, yaşadım. ama biliyorsun işte, bitiyor en nihayetinde her şey gibi. 
          	  
          	  bitiyor... çay için teşekkürler. 
          	  
          	  - gitme, lütfen, lütfen. diyelim ki gitmedim, seninle beraber olmaya devam ettik, ne değişecekti, ne yapacaktık? 
          	  
          	  sevişirdik. 
          	  
          	  - başka? 
          	  
          	  sabahları beraber uyanırdık. ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. sonra sen uyanırdın, bana gülümserdin. 
          	  
          	  - sonra? 
          	  
          	  sonra... sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekerli içtiğini biliyor olurdum. o ilk şekeri ben atardım çayına, zayıfça eritişini izlerdim. 
          	  
          	  - sonra? 
          	  
          	  sonra... en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. 
          	  
          	  - güzelmiş. 
          	  
          	  sonra dışarı çıkardık. dışarıda yağmur yağıyor olurdu. biz şemsiyeyi almazdık, sırılsıklam olurduk. sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. sonra sen üşürdün, ayakların buz gibi olurdu. ben sana o en sevdiğin mavi çoraplarını getirirdim. sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. 
          	  
          	  - gider miydik gerçekten? 
          	  
          	  hıı, giderdik. hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin, hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. orada öylece ağlayışını izlerdim senin. başka insanların mezarlarının arasından dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. sonra, sonra hiçbir şey yapmazdık, öylece otururduk. çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. 
          	  
          	  - o zaman, bir çay daha içelim mi? 
          	  
          	  daha fazla çay içmek istemiyorum ben.
Reply

vortexc

beni niye bırakıp gittin müzeyyen

dildade-

- elimde değildi, kendime engel olamadım. ona âşıktım. seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. 
            
            değdi mi peki? 
            
            - mesele bu değil ki. yaşamam gerekiyordu, yaşadım. ama biliyorsun işte, bitiyor en nihayetinde her şey gibi. 
            
            bitiyor... çay için teşekkürler. 
            
            - gitme, lütfen, lütfen. diyelim ki gitmedim, seninle beraber olmaya devam ettik, ne değişecekti, ne yapacaktık? 
            
            sevişirdik. 
            
            - başka? 
            
            sabahları beraber uyanırdık. ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. sonra sen uyanırdın, bana gülümserdin. 
            
            - sonra? 
            
            sonra... sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekerli içtiğini biliyor olurdum. o ilk şekeri ben atardım çayına, zayıfça eritişini izlerdim. 
            
            - sonra? 
            
            sonra... en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. 
            
            - güzelmiş. 
            
            sonra dışarı çıkardık. dışarıda yağmur yağıyor olurdu. biz şemsiyeyi almazdık, sırılsıklam olurduk. sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. sonra sen üşürdün, ayakların buz gibi olurdu. ben sana o en sevdiğin mavi çoraplarını getirirdim. sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. 
            
            - gider miydik gerçekten? 
            
            hıı, giderdik. hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin, hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. orada öylece ağlayışını izlerdim senin. başka insanların mezarlarının arasından dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. sonra, sonra hiçbir şey yapmazdık, öylece otururduk. çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. 
            
            - o zaman, bir çay daha içelim mi? 
            
            daha fazla çay içmek istemiyorum ben.
Reply

vortexc

Ben varım, Selim var sonra Turgut, Metin de var, Süleyman Kargı, Hikmet, aa, Hikmet de var Hikmet de var. Var var, Meyhanedeyiz, meyhanede. içiyoruz. Dört büyük roman, üstüne iki şişe şiir içmişiz nasılız biliyor musun? Ben, ben Romanlarda Yaşayanlar diye bir romanım var romanım, onu anlatıyorum. Süleyman Kargı büyük bir ciddiyetle beni dinliyor, Selim Selim, her zamanki gibi benimle alay ediyor, alaycı. Hikmet, Hikmet Bilge'yi düşünüyor. Metin, Metin içmeye devam ediyor. Biraz daha patlıcan salatası söylüyor. Sonra Coşkun geliyor, Ey Zavallı Milletim diye onun meşhur bir tiradı var ya, onu söylüyor. "Ben, ben ben diyorum ben öldüm. Ben öldü? öldüm öldüm. öldüm diyorum ama yaşamaya devam ediyorum. Kimseye dinletemiyorum, kimse beni dinlemiyor. Dinletemiyorum kimseye, dinlemiyorlar beni. Dinlemiyorlar beni beni, beni dinlemiyorlar, Beni dinlemiyorlar..."