Biz olmayan insanlarız, ya da çok kuşkuluyuz. Nereden geldiniz? tam sizi soracaktım. Biraz da soğuk almışım, biraz da içki, biraz da bahçe. Yukarı çıkalım, hadi çıkalım, annem çay pişirir size. Çünkü o bizim yukarıda her zaman bir mavi olur. Biriyle konuşursunuz; olmayan biriyle, hadi sevinin! Kim bilir belki de buluşursunuz söz verip sizi bekletenlerle. Sonra da çıkarız, neden olmasın? Bahçeye çıkarız birlikte. Otlara basarız, dallara değeriz. Bunları hep yaparız. Biraz da susmalıyız, insan bir şeyler aramalı kendinde.
Dedim ya; annem de var ama çay pişirmez size. Durur da durur işte yıllanmış heykeller gibi. Bilmem ki, bilmiyorum da; belki benim annem yok. Belki de öyle beyaz ki alışmış görünmezliğe.
Belki de hiç konuşmuyorum. Belki de kim diye sorsalar beni; güneşe, kadehe uzatacağım elimi. Belki de alıp başımı gideceğim. Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin. Issız bir belirsizliğe çırılçıplak gitmenin.