tabip hâlim yaman.
öyle bir ince sızı işlendi göğsüme,
göğsüme küstüm haksız yere.
izahı olmayan bir sızı.
üşütüyormuş gibi,
kollarımdan sıcaklar göğsüme akıyormuş gibi.
tabip yaram yok görünürde,
ben görünene küstüm.
sevda yolundayım, yol iz bilmem.
berduşum, hâlim yaman.
çare yok deme, derdime dert ekleme.
ezelden değilim ben böyle.
bir derttir tutmuş yakamı.
kabul eylersem, ölürüm.
etmezsem ya?
bilmediğim yollarda can veriyorum
yok bir bilenim, derdime dermanım.
yürümeyi yeniden öğreniyorum,
yok bu defa elimden tutan.
ben dünyanın kendisi diken sanardım,
yollarını görmezden önce.
nasıl döneyim?
nereye, kime döneyim?
yok bir bekleyenim,
yuvam, duvarım.
ölümü hak bilsem ölürüm,
tabip ben yaramı iyi et istiyorum.
ölürken en azından iyi olayım, istiyorum.
bir sonu hak ettiysem, eyvallah.
izin versinler sonumu iyi edeyim.
tabip, hâlim yaman.
göğsümde kan yok,
bana vurulmuşum gibi bakıyorlar.
kör olaydım, görmeyeydim.
bana o gözleri unuttur, tabip.