weisral

Küçümseyici bakışlarının altında yatan azgın ruh, dinle beni. Dinle de kulak ver öğütlerime. Dinle de devşir aklını başına. Devşir de boğulma o pis yumağında. Kendinle tanış, kabullen yahut laf etme senden üstün olanlara.

weisral

Küçümseyici bakışlarının altında yatan azgın ruh, dinle beni. Dinle de kulak ver öğütlerime. Dinle de devşir aklını başına. Devşir de boğulma o pis yumağında. Kendinle tanış, kabullen yahut laf etme senden üstün olanlara.

weisral

accepting people as they r means understanding the naturalness of their existence and respecting it. nobody is perfect; we all have our flaws, fears, and struggles. accepting someone as they are means loving them without trying to change them, without imposing pressure, and without attempting to fit them into a mold. it means forming a bond in its purest form—it's the closest point to unconditional love. however, acceptance does not mean agreeing with everything.
          
          everyone has an impact in life; some inspire u, while others may drain ur energy. therefore, placing people where they truly belong creates balance for both their soul and yours. this does not mean removing someone from ur life or distancing yourself from them—it simply means understanding how each person affects u and setting boundaries accordingly. giving each person the closeness they deserve is a form of wisdom.
          
          this understanding protects both ur boundaries and the freedom of others. u accept people as they are, including the parts of them that may challenge u or drain ur energy, but that doesn’t mean u've to give them a central place in ur life. in this way, u maintain the delicate balance between acceptance and self-protection.
          

weisral

i'm the girl u've been thinking about. the one thing u can't live without. i'll have u down on ur knees and i'll have u begging for more. i can be ur everything. i can be ur whre. i'm the dirt u created. i'm ur sinner. but let me tell u something baby, u luv me for everything u hate me for 

weisral

Mezarına sırtımı döndüğüm her vedânın eşiğinde kahroluyordum. Birkaç adım ötedeydi yatağım, birkaç kat yukarıda. Oysa aramıza fersahlar dizilmiş kadar korkulu ve azaplı bir geceye buyur uykuyu tüm hıncım ediliyor ve üzüntümle reddediyor, uyanık hâlimde dahi kâbuslar eşliğinde çığlık çığlığa kıvranıyordum. Bundan daha büyük hangi azap vardı? Bundan öte hangi Cehennem'in içinde etim kavrularak çok uzaklardaydın, çok üşüdüm yanıyor, kemiklerim Sızım sızım sızlıyor, işlediğim günahtan ötürü.. Derim soyuluyor diye ağlamayı had bilirdim? Gün gelecek ölmeyi öğrenecektim. Belki de aynı mezar aynı günaha düşmüş iki bedeni ayırmaz, Cehennem'in iki ucundan değil, en orta yerinde bir edip de yakar bizi arzusuyla tek bir mezarın içinde çürüyecektim aşığımla.

weisral

Ayarlarımla oynuyordu, yenilmekten nefret eden bana zemini durmadan tattırıyor yukarıdan göz kırpıyordu ancak o kadar ilahiydi ki yere uzanıp biraz daha onu izlemek için düşüşle barışıyordum. Yenilip düşerken açılan şeytan kanatlarım o beni ittiğinde toz bulutuna dönüşüyordu, dediği gibi o zaafımdı ve şuanda ben yerden ona bakarken tahtımda öylesine zarif duruyordu ki mekanım cehennem olmasına rağmen o bir melek olarak orayı yadırgamıyordu.