İlaçlar beni korkutuyor.
Yaşamak beni korkutuyor.
Sevgi, aşk, mutluluk beni korkutuyor.
Psikiyatristim bana "sen kendini affedemiyorsun ki." Demişti. Haklıydı.
Ama nasıl affedeyim?
Nasıl affedeceğimi bilmiyorum. Tek bildiğim öfke.
Kendime olan nefretim.
Her şeye olan nefretim.
Bu beni ayakta tutan şey değil ise, beni içten içe öldürüyor ve çürütüyor ise benim elimde geriye ne kalıyor ki?..
Bir zamanlar tanrıya öfke doluydum. Hâlâ daha öfkeliyim. Ama bu öfke kendime yöneldi.
Zaten bir keresinde de şey okumuştum: "tanrıya olan öfke tanrıya değil, insanın kendisine olan öfkedir sadece bunu başkasına yöneltemediği için tanrıya sığınır."
Haklıydı.
Ben boktan bir çukurun içindeyim. Ve toparlayamıyorum. Ne yapacağım bilmiyorum. Nasıl yaşayacağım bilmiyorum. Yaşamak istiyor muyum bunu bile bilmiyorum.
Kendime zarar veremiyorum. Yaşayamıyorum. Hayal edemiyorum. Tek başımayım bu boktan çukurda, düştüm çıkamıyorum.
Çaresizim. Çok çaresiz. Akıl almak istediğim birisi var, sormak istiyorum. "Nasıl kurtuldun?" Diye.
Ama işte o da kurtuldu mu bilmiyorum. Yazamıyorum da, yazamam. Yapamam. Olmaz..