Özgürlüktür aşk, ama sessizce, gizlice,
neredeyse utanarak olup biter,
çünkü söz’ü yoktur da ondan.
Konuşan bir âşık bir ozandır ve söylediği her şey,
kendisini, sevdiği nesneden yalıtan zamanı silip yok eder.
Aşka sürekli, yenilmez bir yaşam verir.
Ve kendisi de ölümsüzleşir.
Her doğuşu, her başlangıcı biricik gerçek birliğin anısıyla
kuşatan coşkunluğun tehlikesiyle karşı karşıya olan kadınlar, erkekler,
ey kadınlar, erkekler, sürekli olarak aşk için doğunuz,
duyumsadıklannızı yüksek sesle itiraf ediniz,
çektiğiniz bütün acıların üzerinde, bütün utanmalara karşı,
bütün felaketlere karşı, bütün engellere karşı,
zalimlerin horlamalarına karşı,
aktörecilerin kınamalarına karşı “Seni seviyorum” diye haykırınız.
Yaşamın acı olaylarına karşı, yokluğa karşı,
ölüme karşı bağırmız, haykırınız onu.
Açılmayan bir yüreğe karşı, kaçan bir bakışa karşı,
kendini vermeyen gövdeye karşı da haykırın aynı sözcükleri.
Pişman olmayacaksınız,
çünkü içten olmak için başka bir olanağınız yoktur
ve dünyanın bütün mutluluğu,
sonsuza dek ağızdan ağıza geçecek olan
çığlığınızın yoğunluğuna bağlıdır.
Çığlığınız büyütecektir sizi, başkalarını da büyütecektir.
Uzaklardan geliyor o, uzaklara girecektir,
sınır falan tanımaz o.