Sevgili Lisyantus, bu bir veda değil. Hiç olmadı, biz hiç vedalaşamadık. Bu senin yüzünden. Ama bilmelisin ki hayatıma girdiğin ilk an farkındaydım bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağını.
Bugün tam 3 sene oldu. Bunu kendine neden yaptın bilmiyorum, seni nasıl affederim onu da bilmiyorum. Ama korkma Lisyantus. Benim için hala yaşıyorsun. Bir kalbin vardı ve istemesen de atıyordu. Şimdi o yok ama ruhun hala yaşıyor. Korkma Lisyantus karanlıkta değilsin ama ben öyleyim.
Sen gittin ve ben seni yaşamanın yollarını aradım. Çok çabaladım ve en sonunda onunla karşılaştım. Aras Karaca seni yaşatıyor Lisyantus. Onu senin için yazdım ve ben nefes almayı kesene kadar da yaşayacak. Benden sonra da yaşayacak çünkü onu burada hayata adım attırdım. Çekinmedim ve yaptım Lisyantus.
Umarım pişmansındır, umarım istediğin rahata kavuşmuşsundur.
Arılardan korkuyordun. Ve ben arıları senin için yaşattım.
Ares Alaca doğdu ve dedi ki : Korktuğum ne varsa ona dönüştüm.
Sen arılardan korktun Lisyantus ve haklı çıktın. Ellerim arasından belki de uçup gittin. İğnelerinden mi korktun? O zaman kesinlikle benden çok korkmuştun. Öyle değil mi? Artık benden de korkamıyorsun Lisyantus.
Kelimelerim yetmiyor Lisyantus. Bilmen gereken tek şey tam da tahmin ettiğim gibi, hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Ne senden önce ne de senden sonra.
Bana gitmeden önceki gece yazdığın son sözdü bu, ve şimdi 3 sene üstüne sanaydı bu söz:
İyi uykular Lisyantus. Yarına gözlerini açarsan aklına ilk Arılar gelsin.