Selam vermeye, nasılsınız demeye içimin el vermediği zamanlardan geçiyoruz. Ruhen, bedenen, kalben, madden ve manen... Hiç iyi değiliz ve nasıl olacağımızı bilmiyorum.
Bu kadar geç yazdığım için üzgünüm fakat depremi herkes aynı ölçütte aynı şiddette yaşamadığı için ancak kendime gelebildim. Deprem illerinden birinde değilim ancak hisseden iller arasındayım ve aynı şekilde depremin merkezi olan yerde çok fazla tanıdığım, yakınım ve sevdiğim insanlar vardı. Kayıplarım ve ülkece kaybettiklerimiz oldu. Herkese baş sağlığı ve kalanlara sabır diliyorum.
Yaşadıklarımızı açıklayacak tek bir kelime yok. Sevdiklerini kaybedenlerin acısını hiçbir cümleyle ifade edemem. Kimseyi kaybetmeyip, tanımadığı insanlar için üzülüp ağlayanlar da kalplerinde merhamet ve vicdan kadar yaşıyorlar acılarını.
Ne demem gerektiğini, ne yazmam gerektiğini inanın ki bilmiyorum. Sadece, bir kişi bile görür ve belki ihtiyaç duyduğu anda okur diye yazıyorum.
Her zaman yanınızda olduğumu bilin ve hissedin.
Ve değinmek istemeyip mecbur kaldığım diğer husus ise üniversite sınavı. Biliyorum bunun hiç zamanı değil. Bunu kalben söylüyorum, inanın. Hiçbir şey sizin psikolojinizden, ruh ve beden sağlığınızdan önemli değil ama yaşadığımız ülkenin eğitim sistemi maalesef buna izin vermiyor. Enkazdan çıktığı hâlde canının kurtulduğuna sevinemeyip kitapları için ağlayan insanlar gördüm ve bu... Çok acı.
Ben de sınav öğrencisiyim, sizi asla anlayamam ama en azından yardımcı olmak isterim. Eğer kaynak kitap ihtiyacınız olursa bana haber verebilirsiniz. Elimde kullanmadığım kitaplarım var. Eğer bende yoksa alıp gönderedebilirim hiç önemli değil. Beraber olmamız gereken zaman, bugünler. Elimden geleni yapmaya devam edeceğim eğer bana ihtiyacınız olursa yazmaktan çekinmeyin. İhtiyacınızın da madden olmasına gerek yok, sizi dinleyecek bir kulak ararsınız hep burada olacağım.
Hepinizi tahmin edemeyeceğiniz kadar çok seviyorum. Allah'a emanet olun.
Beyza.