x2KiMJ91

tut elimden gidelim,
          	bu şehirde huzur yok. 
          	sıcak şarap içelim,
          	ne de olsa vakit çokミ

x2KiMJ91

şimdi uzanıyor kadın her zaman gittikleri o tepede, oturdukları çam ağacının altında, bir eli bir zamanlar sevdiği adamın boş olan yerini okşuyor. ilk defa gelmiş onsuz buraya. içinde ufak bir sızı, gözlerinin önünde birlikte geçirdikleri anıları var. 
          
          Ne yazık, kırılmışlıkları çok fazla. İçine atmışlıkları... gel dese gitmem der içinden ama tekrar kollarına koşacağını biliyor. yeter ki sevdiği adam hala onu istiyor olsun. Ne kadar kırılmış olsa da gidecek çünkü yaralarının sahibinden başka merhem yok onun için. kanatan saracak kanayan yaralarını, sonra yenisini açacak ve yine ve yeniden saracak açtığı yaraları. bu böyle sürüp gidecek belki de, belki de hiç gerçekleşmeyecek şeyler. ikincisi daha ağır basıyor sanırsam ama olsun, yanında olduğunu düşlemesi bile güzel değil mi? güzel bir sızı. alışık zaten kadın bu tür sızılara. onun için en büyük ağırlık kendi kaybetmişliği, tutamamışlığı, hataları... en kötüsü de kendi kırıldığı kadar kırmışlığı. hatta fazlasıyla, haddinden fazlasıyla kırmışlığı, düşüncesizliği. 
          
          “hakkım yok” diyor kendi kendine. belki de doğru diyor ya da yanlış. “özlemeye hakkım yok.” doğru olabilir mi? bunu kimse bilemez ikisinden başka. belki öyledir belki değildir. 
          
          'kendi aşkımı kendim harcadım' der şarkılar,
          kitaplar ise 'bir ilişkiyi bitiren şey iki tarafın da yıpranmışlığıdır.' 
          
          hangisine inanmalı? seni başka diyarlara sürükleyen kitaplara mı, yoksa senin için yeni diyarlar yaratan şarkılara mı? 
          
          bunu sorgulamak için şimdi fazlasıyla geç. zira artık bir zamanlar gerçekten kendisini seven adamı kaybetmiş bu kadın, ama öyle böyle değil. fena kaybetmiş. 
          
          şimdilerde ise elinde kalan tek dostu, sevgili çınar ağacı veriyor teselliyi ona. sırtını yasladı mı çıkıntılı gövdesine, hele bir de gözlerini kapatsın. işte şimdi tamam. anıları ilk günkü gibi gözlerinin önünde. 
          
          kadın kendi acısıyla mutlu olmayı öğrenmiş. hayat bunu yapmasın. 

x2KiMJ91

| Bir istiridyenin kıymetli incisini
          Sakladığı gibi saklarım seni
          Bir bahar dalının narin tomurcuklarını
          Sakındığı gibi korurum seni
          
          Çok derin derin derin derin
          Derinlerimde ellerin
          Bir armağan gibi Tanrı'dan bana
          Kış güneşinde altın kirpiklerin |