❛ Sen iğne getirdin ben de dikiş ipliği.
yani seninle birlikte kırık kalplerimizi onarmak niyetindeydik
ama bir de ne görelim: biz onları birbirine dikmişiz. ❜
Sen ve ben ekim ayında bir akşamüstü, ısırgan ayaz havayı dolduruyor burunlarımız kızarmaya başlamış bol şekerli kahvelerimizi içerken parmaklar birbirine sarılmış unutmuşuz her şeyi ve diğer herkesi böyle, böyle, böyle.