İnsan ruhu acıyı bilir mi? Bunu yaşayan beynimiz midir yoksa görevi kan pompalamak olan organımız mı? Hangisine güvenebiliriz? Durun, doğru soru onlara güvenebilir miyiz olmalı değil mi? Yaşamak istediğimizi mi yaşarız yoksa kabullendiğimizi mi? En çok hak etmediğimizi yaşarız. Bu yüzden verilir cezalar, beyin hak ettiğine uyum sağlasın, kalp hak ettiğine inansın. Cezalar doğurur ödülleri ve ödüller doğurur, kazanmak için verilen hükümleri. Vicdan kapattığı gözlerini kör eder çünkü bilir o bir kere kapatılırsa açıldığında üstünde durduğu taburesini çeker ayaklarının altından. Bilir ki parmak uçları yere değer, iter kendini yukarılara,ki bu hep gösterdiği yukarılarda olmak için verdiği çabayla aynıdır. Bu yüzden orada olduğunu bildiği halde acıyla kıvranmaya devam eder. Parmak uçları yerdedir doğru direndiği sürece ölmez, direnmeyi bırakırsa aşağılara çekilir. İnsan budur işte kaçtığına koşar. Dipten düşer. Düşemeyeceğine emin olduğunda, en alttan düşer. Bu yüzdendir ona "Yerden Düşen Yıldız" demem. Yıldızlar gökte parıldardı, onların ait olduğu yer göklerdi çünkü. Benim yıldızım ise yerden düşerdi. O kaydığı yere karanlık verirdi, aydınlığı içine hapsederdi.