Yola çıktıysan, yoluna girmeye başlamış demektir bir şeyler.
Yolunu bulmuş demektir kalbin.
"Yola ne hacet?" der kimi, zaten doğduğundan beri bir
yolda değilmiş, yolcu değilmiş gibi, hayatin bir yol
hikayesi olduğunu bilmiyormuş gibi; Kalbin aramaya ve
bulmaya meyyâl olduğunu unutmuş gibi..
Oysa bir yol lazımdı insana, bir de yara.
..sirât için, insan olmak için bir yara.
Yoldaydım hep yoldayım da, lakin yeniden başlıyorum
sanki her defasında. Yeni yürümeye başlamış bir çocuğun heyecanıyla.. Yürümeyi bulan kaşifin hayretiyle.
Sahi ilk kim buldu bu yürümeyi?
Yolu, yolcu olmayı
Kim söyledi ilk gitmenin türküsünü, gitmenin ağrısını,
kalmanın sancısını, ilk kim yaşadı sahi bunları?
Yoldayken durup kalbiyle halleşmeli insan, zira kalbinden
başka daim yol arkadaşı yoktur insana.
Yolda bazı zamanlar kelimeleri yitirdiğim, yürümeye
gücüm kalmadığı vakit dönüyorum kalbime;
Bir teselli ver dercesine bakıyorum ona usulca..
Bana huzurlu bir şeyler söyle kalbim diyorum.
Ne bekliyor beni yolun sonunda?
Yolumda ne var?
Beni solumdan eden acılardan kurtaracak bir şeyler
söyle kalbim, de ki; Yolun sonu vuslat, yürürsen bulacak
seni çektiğin sıkıntıların rahmeti, beni yanına alırsan her
netice güzel..
Sonuçta, çok şükür biliyorum ki;
Allah var ve Kerim..........