yediiklim7

Akarsuya Bırakılan Mektup
          	
          	incecikti
          	gül dalıydı
          	dokunsam kırılacaktı
          	dokunmadım
          	kurudu
          	gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          	ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
          	neden akşam oluyorum tren kalkınca
          	kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
          	mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
          	öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
          	az önceki çiçekler nasıl da diken diken
          	gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          	
          	o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
          	o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
          	artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
          	günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
          	oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
          	kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
          	nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
          	gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          	
          	Hasan Hüseyin Korkmazgil

yediiklim7

Akarsuya Bırakılan Mektup
          
          incecikti
          gül dalıydı
          dokunsam kırılacaktı
          dokunmadım
          kurudu
          gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
          neden akşam oluyorum tren kalkınca
          kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
          mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
          öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
          az önceki çiçekler nasıl da diken diken
          gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          
          o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
          o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
          artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
          günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
          oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
          kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
          nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
          gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
          
          Hasan Hüseyin Korkmazgil

yediiklim7

HAN-I YAĞMA 
          
          Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
          Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır
          Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır
          Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
          Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
          Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir
          Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
          Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
          Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
          Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
          Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var
          Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar
          Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
          Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
          Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini 
          Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
          Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
          Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
          Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
          
          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
          Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
          
          Tevfik FİKRET

yediiklim7

En azından üç dil bileceksin
          En azından üç dilde
          Ana avrat dümdüz gideceksin
          En azından üç dil bileceksin
          En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
          En azından üç dil
          Birisi ana dilin
          Elin ayağın kadar senin
          Ana sütü gibi tatlı
          Ana sütü gibi bedava
          Nenniler, masallar, küfürler de caba
          Ötekiler yedi kat yabancı
          Her kelime arslan ağzında
          Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
          Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
          Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
          Her kelimede bir kat daha artacaksın
          En azından üç dil bileceksin
          En azından üç dilde
          Canımın içi demesini
          Kırmızı gülün alı var demesini
          Nerden ince ise ordan kopsun demesini
          Atın ölümü arpadan olsun demesini
          Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
          İnsanın insanı sömürmesi
          Rezilliğin dik alası demesini
          Ne demesi be
          Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin
          En azından üç dil bileceksin
          En azından üç dilde
          Ana avrat dümdüz gideceksin
          En azından üç dil
          Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
          Ne şu ne busun
          Oğlum Mernus
          Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
          
          ~Bedri Rahmi Eyüboğlu / Üç Dil

cigdemmece

@yediiklim7 iki buçuk  dil :/
Reply

yediiklim7

Hele bir ışıklar sönsün ..Sular durulsun . Bıçak atacağım Dağın dikine ..Kısa devre yapsın kalbim..Ellerim inatla dökülsün cıgaraya ..Sen beni ozaman Gör..Hele küssün meydan lar Kaldırımlara yağmur dökülsün ..Dağılsın Dişlerimde gülüşler ..Kaybettiklerim bi dönsün ..Sen beni ozaman gör....
          ..Ahmet KAYA**..

yediiklim7

Ben seni hep sevgilim
          ben seni hep yuzunden gecen dalgalardan okudum...
          Ellerine sevgi okudum,gozlerine sevkat okudum
          Annen seni inkar etmisti,aldim etime dokudum
          Yanmami bekleme benden
          Yanmami bekleme,ben,ne cok yandim biliyorsun...
          
          Birhan keskin.

yediiklim7

Hangi insanda rastlanır sana, gel de anlat ! 
          Senden başkası nasıl sevilir bilmiyorum ..
          
          Ilhan Berk

FidanMengin

@ yediiklim7  kalaydı bu kadar sevilmezdi hee  :)
Reply

yediiklim7

Çizebilseydim, Bahar olacaktı yüzün..Yazabilsem, En uzunu şiirlerin..
          
          Olmadı Beceremedim.. Adını duvarlara yazacak çağım da çoktan geçti benim.. 
          
          Yasak sevdam gözaltındasın..Çaresizim
          
          Seni Yüreğimde Erittim..
          
          Ama yine de
          
          HOŞ GELDİN
          ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
          Hoş geldin!
          
          Seni olmadığın zamanlarda da sevmiştik,
          Olmadığın baharlarda da…
          Ama hiç bu kadar telaşlanmamıştık.
          Beklememişiz üstelik birbirimizi…
          Birlikte ıslandığımız yağmurlarımız yok…
          Ne kavgalarımızın adı bir olmuş,
          Ne “dost” diye baktığımız yüzler…
          Ayrı ayrı akmış göz yaşlarımız.
          Ben, asırlardır okşamamışım yanağını,
          Senin yüzün ağlamaktan yorulmuş…
          Ama yine de
          HOŞ GELDİN
          ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
          Hoş geldin!
          
          Bir, yüzün vardı görmediğim,
          Bir, sesin…
          Hiç duymadığım…
          Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
          Dokunmadım, bilemezdim
          Ellerinin beyazlığını.
          Hangi şarkının neresinde,
          Hangi şiirin en sevdalı sözünde
          Çıkacaktın, bilemezdim.
          Dilimin ucundaydın hep,
          İşte; şimdi düşüverdin!
          HOŞ GELDİN
          ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
          Hoş geldin!
          
          Unuttum, bana ne vakit gelmiştin,
          Saklayacaktım seni.
          Yüzün gözümde kalacaktı.
          Bilmeyecektin böylesine sevildiğini.
          Uykusuz gecelerimde büyüyecek,
          Sensiz sabahlara uyandığımı duymayacaktın…
          Olmayacaktın sıradan…
          Eskitmeyecektim sevdamı…
          Yoksa yine mi beceremedim?
          Ama yine de hoş geldin,
          HOŞ GELDİN
          ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
          Hoş geldin!
          
          Ben, bir bu dağları eskitemedim,
          Bir de sana düşmüş yüreğimi…
          Gittiğim yolları hiç hesaba katma!
          Düşünü görmediğim uyklular zaten haram.
          Gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı…
          Haydi sar kolarını…
          “Ayrılık” diyeceğim,
          Dilim varmıyor…
          Daha yeni söylemiştim;
          HOŞ GELDİN
          ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
          Hoş geldin!
          
          TAYFUN TALİPOĞLU

yediiklim7

Saat Çini vurdu birden: pirinççç 
          Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan 
          Kasketimi eğip üstüne acılarımın 
          Sen yüzüne sürgün olduğum kadın 
          Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin 
          Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. 
          Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman 
          Sen tutar kendini incecik sevdirirdin 
          Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
          
          Yalnız aşkı vardır aşkı olanın 
          Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan 
          Sen yüzüne sürgün olduğum kadın 
          Kardeşim olan gözlerini unutamadım 
          Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını 
          Dostum olan ellerini unutamadım 
          Karım olan karnını ve önlerini 
          Orospum olan yanlarını ve arkalarını 
          İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını 
          Nasıl unuturum hiç unutamadım 
          Kibrit çak masmavi yanardı sesin 
          Ormanlara ormanlara yüzünün sesi 
          En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma 
          Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın 
          Soluğu kesen ağulayan ormanlarında 
          Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı 
          Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında 
          Karadeniz'e karışırdı ordan Akdeniz'e 
          Ordan da daha büyük sulara
          
          Pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini 
          Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi
          
          Bir başak ufak ufak bildirir Konya'yı 
          O başakta o Konya'da seni ararım 
          Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi 
          Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız 
          Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i 
          Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini 
          Antalya'nın denizini o denizin dibini 
          Beş türlü yengeç yaşıyan sularında 
          Çağanoz adi pavorya çingene pavoryası ayı pavoryası bir de çalpara 
          Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında 
          Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını 
          Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya 
          Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi 
          Bir günler şölenlerle egemen ülkende 
          Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor 
          N'olur ağzından başlıyarak soyunmaya 
          Bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme 
          Çık gel bir kez daha çıkıntılardan 
          Çık gel bir kez daha bozguna uğrat
          
          Cemal sureya

yediiklim7

Sana büyük bir sır söyleyeceğim 
          Zaman sensin 
          Zaman kadındır 
          İster ki 
          Hep okşansın diz çökülsün hep 
          Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına 
          Bir taranmış 
          Bir upuzun saç gibi zaman 
          Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi 
          
          Zaman sensin uyuyan sen 
          şafakta ben uykusuz seni beklerken 
          Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi 
          Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın 
          Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi 
          Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada 
          Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini 
          Daha beter seni kaçak 
          Seni yabancı bilmekten 
          Aklın ayrı bir yerde 
          gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan 
          Tanrım ne ağırdır sözcükler 
          Asıl demek istediğim bu 
          Hazzın ötesinde sevgim 
          hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim 
          Sen ki benim saat-şakağımda vurursun 
          Boğulurum soluk alıp vermesen 
          Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın 
          
          Sana büyük bir sır söyleyeceğim 
          Her söz 
          Dudağımda bir dilenen zavallı 
          Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında 
          İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim 
          Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali 
          Kaba konuşmamdan gücenme benim Bu konuşma 
          Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar 
          
          Sana büyük bir sır söyleyeceğim Bilmem ben 
          Sana benzeyen zamandan söz açmayı 
          Bilmem senden söz açmayı 
          bilir görünürüm 
          Tıpkı uzun bir süre garda 
          El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler 
          Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının 
          
          Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden 
          Korkuyorum yanın sıra gidenden Pencerelere doğru akşam üzeri 
          El kol oynatışından 
          söylenmeyen sözlerden 
          
          Korkuyorum 
          hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden 
          Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları 
          Ölmek daha kolaydır sevmekten 
          Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam 
          Sevgilim.
          
          LOUİS ARAGON 
          
          

yediiklim7

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
          Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
          Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
          Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
          Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
          Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
          Göğe bakalım
          
          Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
          İnecek var deriz otobüs durur ineriz
          Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
          Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
          Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
          Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
          Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
          Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
          Beni bırak göğe bakalım
          
          Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
          Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
          Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
          Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
          Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
          Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
          Bana dönesin diye bir bir kapattım
          Şimdi otobüs gelir biner gideriz
          Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
          Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
          Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
          Durma kendini hatırlat 
          Durma göğe bakalım 
          
           
          Turgut UYAR
          

baharipek21

@yediiklim7  durma kendini hatırlat göğe bakalım 
            
            Paylaşımın için teşekkür ederim abi
Reply