soluksuz bi koşuya dizlerimin yaralanması yüzünden mola verdim. Boşluğa baktım, öyle uzun baktım ki yüzümü ezberledim. Artık aynaya gerek yoktu. Korkuya gerek yoktu, ve en önemlisi sevgiye gerek yoktu. Ben olmuştum, ben olmayı bulmuştum ve ben boşluğum. Gelmek, gitmek, sevmek, sevilmek insan halimle birlikte eski kabuğumda benden uzaklaşıp fosilleşmek için toprağa gömüldü. Bir gün biri bulup kırıntılarından faydalanır diye yıllarca kalacak. Ve ben boşluğumla yaşayacağım. Eksikliğin dolmayacağının kabulünün yükü ile dolup taşacağım. Yine kaybedeceğim, yine birileri gidecek. Bunu henüz varlıklarında kabulleniyorum.
Uyuyamıyorum, rüyalar görmeyi istiyorum fakat sadece karanlık benimle. Boşluk olmanın bedeli olmalı. Yeterince ceza çekmiyormuşum gibi. Gece sabaha dönüyor, gözlerim yanıyor. Aklımdan çıkmayan tek bir soru var, hala telafi edilebilir mi? Birinin kolları bedenimi sararsa telafi edilebilir mi? Boşluk yerini daha az boşluğa bırakır mı bilmiyorum. Midem bulanıyor. Düşünmesem iyi olacak.