yesilcaymio

bugün buradaki son günüm. belki hesabı sildikten sonra her şey hiç var olmamışcasına kaybolup gidecek. 
          	ne acı...
          	hiç yaşanmamışcasına silinecek...
          	peki tamam. 
          	bunu şuan yazıyor olmak da şey gibi böyle çok aklımı kaçırmış gibi hissettiriyor. keşke silmek zorunda kalmasaydım, keşke bu konuma gelmeseydim. büyük aptallık çok büyük.
          	ama artık yapmam gerekiyor. 
          	bilmiyorum doğru zaman mı değil mi ama bildiğim tek bir şey var artık gerçekten kurtarmam gerekiyor kendimi buradan. ruhumun bir yanı hâlâ yapayalnız can çekişiyor. gerçek dünyada bambaşka bir hayat yaşarken burada, bu satırlarda bir gerçeklik daha yatıyor bana dair. 
          	benim bundan kurtulmam, yok etmem gerekiyor. 
          	"hiç yaşanmamışcasına" yok ağlamıyorum.
          	dün bir ekran görüntüsü sildim. dün ben ne çok şey sildim. dün ben bir anda ne çok şeyi bir çırpıda sildim öyle ya... bana demişsiniz ki...
          	HÂLÂ siz diyorum çıldıracağım. UNUT yok artık. unut unut. öyle biri yok. çıkar aklından. bana demiş ki kendi vicdanınla kavga ettiğinde beni hatırla çünkü o hiç yenilmedi diye kendine hatırlat. demiş. AL İŞTE. 
          	yok böyle değildi. sildiğim günün ertesi gecesi unutmaya başladım bile. somut hiçbir şey yok elimde. olanlar da bir cihazın ekranında olan sinir bozucu görüntüler yalnızca. sildim onları. çünkü kurtulmam gerekiyordu. hayatıma devam edemiyorum tek başıma herkesin beni terk edip gittiği noktadan artık kalkıp gitmem gerekiyor. şuan tırnaklarımın göğsümü acıtarak battığını bir tek ben biliyorum. bunu istemiyorum artık. kendime zarar vermemeliyim. yok yok. UNUT BUNU. kandan korkuyorsun sen. sakinleşip gelmem gerekiyor. KİMSE SENİ BEKLEMİYOR BURADA. KENDİ KENDİNE KONUŞUYORSUN SADECE. biliyorum sadece yüzümü yıkayıp bir de camı kapatıp geleceğim. hava çok soğuk.
          	ve bugün dolunay var.

yesilcaymio

bugün buradaki son günüm. belki hesabı sildikten sonra her şey hiç var olmamışcasına kaybolup gidecek. 
          ne acı...
          hiç yaşanmamışcasına silinecek...
          peki tamam. 
          bunu şuan yazıyor olmak da şey gibi böyle çok aklımı kaçırmış gibi hissettiriyor. keşke silmek zorunda kalmasaydım, keşke bu konuma gelmeseydim. büyük aptallık çok büyük.
          ama artık yapmam gerekiyor. 
          bilmiyorum doğru zaman mı değil mi ama bildiğim tek bir şey var artık gerçekten kurtarmam gerekiyor kendimi buradan. ruhumun bir yanı hâlâ yapayalnız can çekişiyor. gerçek dünyada bambaşka bir hayat yaşarken burada, bu satırlarda bir gerçeklik daha yatıyor bana dair. 
          benim bundan kurtulmam, yok etmem gerekiyor. 
          "hiç yaşanmamışcasına" yok ağlamıyorum.
          dün bir ekran görüntüsü sildim. dün ben ne çok şey sildim. dün ben bir anda ne çok şeyi bir çırpıda sildim öyle ya... bana demişsiniz ki...
          HÂLÂ siz diyorum çıldıracağım. UNUT yok artık. unut unut. öyle biri yok. çıkar aklından. bana demiş ki kendi vicdanınla kavga ettiğinde beni hatırla çünkü o hiç yenilmedi diye kendine hatırlat. demiş. AL İŞTE. 
          yok böyle değildi. sildiğim günün ertesi gecesi unutmaya başladım bile. somut hiçbir şey yok elimde. olanlar da bir cihazın ekranında olan sinir bozucu görüntüler yalnızca. sildim onları. çünkü kurtulmam gerekiyordu. hayatıma devam edemiyorum tek başıma herkesin beni terk edip gittiği noktadan artık kalkıp gitmem gerekiyor. şuan tırnaklarımın göğsümü acıtarak battığını bir tek ben biliyorum. bunu istemiyorum artık. kendime zarar vermemeliyim. yok yok. UNUT BUNU. kandan korkuyorsun sen. sakinleşip gelmem gerekiyor. KİMSE SENİ BEKLEMİYOR BURADA. KENDİ KENDİNE KONUŞUYORSUN SADECE. biliyorum sadece yüzümü yıkayıp bir de camı kapatıp geleceğim. hava çok soğuk.
          ve bugün dolunay var.

yesilcaymio

sesimi duymuyorsun, nefesimi hissedemiyorsun, gözlerime bakıp ruhumun derinlerini göremiyorsun, kokumu alamıyorsun, elimden tutamıyorsun, çay içerken 'sıcak mı? dilim yanar mı?' diye kontrol edemiyorsun, ayakkabımı giyerken şalımın ucu öne düşmesin diye tutamıyorsun, arabadan inerken kapımı açamıyorsun, yemek yaparken beni izleyemiyorsun, öksürünce elini sırtıma koyup destek olamıyorsun, ilaç alırken hangisini unuttuğumu hatırlatamıyorsun, yorulunca dinlenmem için başımı omzuna yaslayamıyorsun, güldüğümde baktığım ilk yerde olamıyorsun, gece eve dönerken beni merak edemiyorsun... tüm bunların arasında nasıl hâlâ tüm ruhumu ele geçirmiş gibi yaşıyorsun yüreğimin derinlerinde... nolur hiç çıkma oradan. hiç çıkarma kendini oradan

yesilcaymio

gece lambasının ışığında oturuyorum aylardır.
          seni düşünmek aydınlatıyor zihnimi.
          seni çok özlemek, çay demlemek gibi. bekledikçe güzelleşiyor... çubuk tarçınım bitti ama onu almayı düşünmek bile zihnimi yoruyor. biliyor musun? yıllardır seni düşünmek dışında su içmek, nefes almak bile yoruyor beni. 

yesilcaymio

iyi geceler. 
          bu ara çok fazla düşünmem gereken bi dönemden geçiyorum. tüm detayları gözden geçirmem gerekiyormuş ve bunu yaptıkça diğer şeyleri kaçırıyorum gibi. bunu yaşarken de yalnız olmak, ağırlaştırıyor yükümü. hani böyle şey gibi...
          elimi yüzümü yıkamak bile iyi geliyordu bana ama şimdilerde onu da tam başaramıyormuşum gibi eksik bir his var içimde.
          haftalardır nerdeyse her gün o gün doğarken uykuya dalıyorum. ki zaten birkaç saate de uyanmış oluyorum. 
          hayat insanlar için başlarken uyumak, geç kalmış hissettiriyor. evet ama gerçekten ben her şeye her yere geç kalıyorum son 3-4 aydır biliyor musunuz¿
          geçenlerde çok önemli bir derse gitmeyi unutmuştum zaten hatırladığımda çok geç olmuştu. sonra bir konuşma yapılması gerekiyordu evin içinde çalan telefonu açmaya yetişemedim. uçağı kaçırıyordum az kalsın. çok sevdiğim bir arkadaşımın doğum gününü kutlamayı unuttum. bunun gibi basit ama çözmezsem bana daha çok sıkıntı yaratacak çok şey oldu. 
          çözerim. toparlarım. denizi çok seviyorum. 
          o olmasa hayatımın her rengini aynı anda hissedemezdim tüm kalbimle. siyahın içindeyken beyazı aramıyorum onunlayken. çünkü biliyorum o an ben hangi rengi yaşıyorsam hayatımda o, ona dönüşüp benim iyisiyle kötüsüyle onu sevmeme sebep oluyor. 
          ona olan sevgimi yağmur yağarken anlatıyorum ona genelde. o da bunu fark etmiş, bana gelmiş yazın ekvatora doğru mu gitsek havası suyu daha güzel demişti. gülmekten karnıma ağrılar girmişti o gün.
          nasıl yaptı bilmiyorum... ben buraya bambaşka can sıkıcı bir durumdan bahsetmeye gelmişken cümlelerim bir şekilde onunla ilgili oluyor finalde. denizle olmayı çok seviyorum. iyi geceler tekrardan.