cevabından korktuğun soruları sorma. öğrenmek istediklerinden korkma. kimseyi allah, kendini de huzura kabulü ihtimalsiz kör şeytandan sanma. sen topraksın hem de su. bazen çamur olursun, bazen toza karışırsın, herkes gibi gece, sen de bir gün bulanırsın. birileri tükürdü diye, senin kocaman denizin kirlenmez. birileri birkaç fiske uçurdu diye senin toprağın da çölleşmez. sen bir beyaz gülsün, henüz açmadan çok soldurdum ben seni. devrildim bir yerde çok, gereksiz üzüldüm. sana bir yağmur damlasını, tufan diye üfürttüm. aslolan sensin. ve senin günahı affedilmeyecek bir çocuk olmayışın. sen ne sanıyorsan kendini, osun çünkü. kendini harap etme. kendini yerlere serme ve bırak sarma yaranı. bir gün bir yerde kime hangi tonda okuduysan o şiiri şimdi dişlerini ve yumruklarını sıkma. her şeyi halledeceğim. tereddüt dolu bir endişe silahına araladım dudaklarımı. ve öpüşüyorum şimdi binlerce yıllık düşmanım öfkeyle. senin hiç görmediğin kadar sakinim. senin hiç bilmediğin kadar müsterih. kaygı gemisinden, korku okyanusa atladım. oysa tam da alnının ortası ortadoğu. yorgun, makberlerle içre amma bir cezâlet arz-ı endam etmiş her isminin tel tel zülfünde. pervanı soyun. har senden korksun benim gözü gök, teni ak, şi’ra kaburgasında mühürlü oğlum. seni, cehennemin kenarından dolandım diyerek ne büyük bir şeymiş gibi gözünün içine içine bakanlara inat, ben tam ortasında yandım da çıkardım. kıyameti sollayanlara inat, tufanın içinden çehreni düşürmeden kaldırdım. sen ne diye tutuşuyorsun. bırak onlar kül olsun. biz evvelden yandık gece. biz ateş olduk artık. bitti benim oğlum. titreyen elini, koruduğun başından çek. bitti bak. artık gözlerini açabilirsin. her şey yeni başlıyor.