ben büyüdüm,
akasyalar öldü,
üzgünüm.
diyor ya birhan, üzgün olmanın ağrısını gittiğim her sokağa ölü adımlarımla taşıyorum. duruyor, biraz soluklanıyor birhan, kırılıyorum.
içime işleyen acıyı size değil,
bir suya bırakmayı öğrendim.
diyor ya birhan, ben sudan neden korktuğumu çok iyi anlıyorum. olur da birinin acılarına denk gelirsem diye, suyun yüzüne bakamıyorum. biliyorum çünkü, başkalarının acısından dahi değil, kendi yüzümün yansımasını görmekten korkuyorum. nereden bakarsan bak, benim yüzüm hiçbir yansımada gülmemiştir. dehşete kapılıyor ve boğuluyorum. lütfen siz, ölümüm geldiğinde, acıdan öldü değil, yüzmeyi bilmiyordu, boğuldu gitti deyiniz! çünkü ben içime işleyen acıyı size değil, bir suya bırakmayı öğrendim.