zairaa1

Kaçıp gitsem keşke şimdilerde. Her şeyden. Herkesten. Gözümün daldığı uzaklarda, artık sadece gözlerim değilde kendim de olsam. Unutsam keşke her şeyi. Doğru bildiklerimin nasılda kahredici yanlışlar olduğunu, nasılda yoldan caydığımı. Unutsam keşke hislerimi, his ettiklerimi. Bıraksam şu dolan gözlerimi artık, yok etsem şu kimsesizlik hissini. Yaksam, yıksam ortalığı keşke. İçimi yaktıkları kadar, onları yaksam. Umutlarımı yıktıkları kadar yıksam onları. Yerle yeksan etsem şu duvarları. Arkalarında yandığım kadar, yaksam şu duvarları. Yazsam keşke her şeye rağmen. Bir kaç dakikalık zaman dilimini hayatımın merkezine koyupda, beni aslında hayatta tutanı bıraktığımı geri kazanabilsem keşke. Tamamlayabilsem keşke yazdıklarımı. Bir kaç yıldır içimde biriktirdiklerim adı altında yazdıklarımı içimden atıpta ağlatsam sayfalarımı. 

zairaa1

Kaçıp gitsem keşke şimdilerde. Her şeyden. Herkesten. Gözümün daldığı uzaklarda, artık sadece gözlerim değilde kendim de olsam. Unutsam keşke her şeyi. Doğru bildiklerimin nasılda kahredici yanlışlar olduğunu, nasılda yoldan caydığımı. Unutsam keşke hislerimi, his ettiklerimi. Bıraksam şu dolan gözlerimi artık, yok etsem şu kimsesizlik hissini. Yaksam, yıksam ortalığı keşke. İçimi yaktıkları kadar, onları yaksam. Umutlarımı yıktıkları kadar yıksam onları. Yerle yeksan etsem şu duvarları. Arkalarında yandığım kadar, yaksam şu duvarları. Yazsam keşke her şeye rağmen. Bir kaç dakikalık zaman dilimini hayatımın merkezine koyupda, beni aslında hayatta tutanı bıraktığımı geri kazanabilsem keşke. Tamamlayabilsem keşke yazdıklarımı. Bir kaç yıldır içimde biriktirdiklerim adı altında yazdıklarımı içimden atıpta ağlatsam sayfalarımı. 

zairaa1

"Bardağa dolan kahvesini alarak, büyük penceresinin önüne adımladı. Yere oturarak, sırtını duvara yasladı. Ve gene düşünmeye başladı. Aklındaki her düşünce dakikalar boyu onu yiyip bitirirken, o bu dakikaların saat bile olduğunu farkında değildi. Çok sonra farkına vardığında, elindeki kahvesine dönüp baktı. Bir şeylerin eksikliğini bir kez daha hissetti. Gözleri hüzünle doldu kahvenin sıcaklığını hissedemeyince.
          'Düşüncelerimle boğuşurken, zamanın sadece beni değil, elimde olan her şeyi de benden çaldığını fark etmemişim. Kahvem soğumuş, odam karanlığa gömülmüş, ben koskoca dünyanın en küçük köşesinde kaybolmuştum. Dünümdeki, bugünümdeki acılarımı kendime hatırlatırken yarını düşünmek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çünkü o acılar, benim var olduğumu kanıtlıyordu nitekim. Ancak artık var olmak bile anlamsız geliyor. Çünkü her başını eğdiğinde, ellerinde soğumuş olan şeyler bir süre sonra seni de hayattan soğutuyordu.' dedi. Kahvesini ahşap masanın üzerine bırakarak ayaklandı. Ve o an anladı, bazı vedalar bir kelimeyle değil, sessizce soğuyan kahveyle noktalanıyordu."