Poseidonukbne

Seni birden hatırlarım akşamlar içinde
          fevkalade tatlı bir sesin söylediği
          şöyle kolay dokunaklı aydınlık ve temiz
          gittikçe yakınlaşan bir melodi gibi
          kalbim artık ürperen bir mandoline benzer
          ne güzel şeydir seni hatırlamak
          
          saçların örülmüş örülmüş olsun
          ve beyaz ellerin geceye karşı çıplak
          porselen tabakta yıkanmış kayısılar
          yere düşmüş bir kitap bir şiir kitabı
          içinde hürriyetten bahseden mısralar
          
          insan bir düşünse ne çok şey bulabilir
          hatırlamak gülmek ve ağlamak için
          arzularımız nereye sürüklüyor bizi
          neredeydik hangi rüzgara karıştık
          ve şimdi ne tür manzaralar çekiyor
          karanlık içinde açılmış gözlerimizi
          
          saçların mutlaka örülmüş olmalı
          mektepli bir kıza benzemelisin
          aklında kimbilir kimden bir mısra
          gözlerin nur gibi parlasın saadetten

Poseidonukbne

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
          bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
          koşar gibi yürüyüşün
          karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
          
          hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
          uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatin
          karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
          
          adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
          seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
          gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
          koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
          ve sonra her zaman her ölümlüye
          aynı şartlar altında kısmet olmayan
          gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
          
          hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
          sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

Poseidonukbne

zeynep beni bekle / gece agaçlarina
          yagmur çiseliyorum / cam tozu su beyazi
          yalnizligini mutlaka degiştirecegim
          bir yaprak halinde süzülüp saçlarina
          eski teşrin\'lerden / kederli kirmizi
          zeynep beni bekle mutlaka dönecegim
          söyle kim önleyebilir buluşmamizi
          
          geceleyin işiklari söndürdügün zaman
          benim şiir kitaplarindan sizan aydinlik
          elinde uyuyakaldigin heyecanli roman
          pancurlarin çarpildigi lodos geceleri
          rüzgârin degil benim / pencerendeki islik
          her akşam koridordaki ayak sesleri
          yanliş çaldigini zannettigin telefon
          zeynep beni bekle mutlaka gelecegim
          hem bu ne ilk ayriligimiz ne de son

Poseidonukbne

Bir orman bir gece kar altındayken
          Çocuksu,uçarı koşmak seninle
          Elini avcumda bulup yitirmek
          Sığınmak ellerine bir gece vakti
          Ellerin bir martı,telaşlı ve ürkek
          Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelkenBir kenti böylece bırakıp gitmek
          İçinde bin kaygı,binbir soruyla
          Bitmeyen bir şarkı,dudağında bir yarım ezgi
          Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu

Poseidonukbne

Gözlerin düşünce gözlerimin aklına
          Uyanır sisler arasından bir çift nilüfer
          Bir ırmak çırpınır yakamozların kuşatmasında
          Bahara koşar bozkırda tarlalar
          Saçların takıldımıydı parmaklarımın ucuna
          Ürperir yeryüzünün bütün ormanları
          Kıvrılır çiçekli dallar
          Dolanır yüreğime yabani bir sarmaşık
          Gülümsediğinde bana
          Bir gelincik açar dudaklarının kıyıcığında
          Kayısı kokar çillerin
          Gözlerimi alır bal rengi bir ışık
          Dokunduğumda sıcaklığına
          Damla damla dudaklarıma yapışır tenin
          Eriyip gidersin avuçlarımda
          Yanaklarında kor alevlerin kızıllığı
          Seni düşündüğümde
          Uzanmış bulurum kendimi
          Güneşin altında yemyeşil toprağa
          Bir ırmak devrilir başucumdan
          Suyun göğsünde ağaçların gölgeleri
          Saçlarımda yine o rüzgar
          Usulca alır beni sevdan
          Çarpar bir gözlerine, bir ırmağa
          Bir gelinciklere, bir dudaklarına...

Poseidonukbne

Senden her ayrıldığımda
          Çılgınca dalgalanan bir insan denizinde
          Annesini yitiren bir çocuğun
          Ürkek hüznü çöker yüzüme.
          Seninle her karşılaştığımda
          Sabah kırağısıyla yıkanan çiçeklerin
          Cemresi vurur gözlerime.
          Seni tam bulduğum anda yitirmenin korkusu
          Tam yitirdiğim anda bulmanın sevinci,
          Seni treni kalkan bir yolcunu telaşı,
          Seni ilk öyküsünü bitiren genç bir yazarın hevesi
          Seni kayaları parçalayarak akan bir ırmağın deliliği,
          Seni güneşin tembel bakışları altında
          Uzanan başakların dinginliği,
          Seni bayramlık için para biriktiren
          Küçük bir çırağın sabırsızlığı,
          Seni bilmem hangi zalim kurşunun
          Kırdığı kanadına söz geçiremeyen
          Göçmen kuşun çaresizliği,
          Seni zorlu yıllardan sonra karşılaşan
          Kavga arkadaşlarının neşesiyle,
          Batarak kirpiklerime kadar gümüşten denizlere
          Vur emriyle aranan bir kaçakmışsın gibi
          Taşırım can evimin en saklı yerinde...

Poseidonukbne

@ lacrimosaaaa Bu axmaq nə deyir¿¿ 
Reply

zeusukbne

@ lacrimosaaaa  asik misin
Reply

Poseidonukbne

Yağmurdan iki damla kulaklarında küpe,
          saçlarında sarhoş ikindi esintileri,
          aysız gecelerin dantelleriyle örülü kirpikler,
          dudakların pembe kanatlı bir kelebek,
          tenin sabah güneşinde buğday rengi,
          gözlerinde kıvranan derin siyahi istek…
          Biraz eğ başını, hafifçe gülümse, oldu.
          Işık uygun, harika bir fotoğraf olacak bu;
          bir de fonda şu cüzamlı yeryüzü olmasa;
          ah, kurumuş deniz toprağındaki gümrah baca,
          ah, aç yolcuları taşıyan ekmekten tekne,
          yine de seviyorum seni, sakın kıpırdama