İlk defa yenileceğimi anlıyorum. Karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana. Seni tanımadan önce geçen bütün yıllara lanet ediyorum. Önceleri hiç bilmediğim adını şimdi binlerce defa tekrarlıyor dudaklarım. Gün oluyor bir tablo seyredercesine mutlu heyecanlarla doluyorum karşında. Gün oluyor eski bir Yunan heykelinin ölümsüz güzelliğiyle büyülüyorsun beni. Gözlerin gözlerime takılınca güçsüzlüğüm aklıma geliyor…
O zamanlar öylesine yıkılıyorum ki, bilemezsin…. İnsan nasıl gökyüzüne baktığı zaman bu sonsuz evren içinde küçük ve çaresiz bir yaratık olduğunu anlarsa;
Güzelliğin de bana aynı şeyleri düşündürüyor. Gün oluyor mavilerde, gün oluyor kırmızılarda, gün oluyor karalarda yaşıyorum seninle. Dudaklarından çıkan her kelime, suya bir taş atılmışçasına büyüyor içimde. Nereye gitsem kulaklarımda o yarı karanlık, çocuksu sesin. Sonra kendine has kokun; O kokuların en çıldırtıcısı, en kahredicisi… Ve gözlerin; Esmer bir akşamüstünün serin hüznünü getiren gözlerin…